fbpx
TeknolojiUzay
0

Uzay Görevleri: Dünü, Bugünü ve Yarını

Uzay görevleri, geçmiş zamandan bugüne hızla gelişmektedir. Bu görevler gelişen teknoloji sayesinde daha ileri boyuttadır.

İnsanlığın gözü asırlar, çağlar boyu hep gökyüzünde oldu. Hangi inancı benimserse benimsesin, hangi
coğrafyada olursa olsun insanlık uzayı hep merak etmiştir ve bir gün oraya ulaşacağına dair içten içe
inanmıştır. Örneğin Jules Verne’nin 1865 yılında yazmış olduğu “Ay’a Yolculuk” kitabı bu inancın en güzel
örneklerindendir. Öyleki pek çok astronot bu kitaptan ilham alarak bu mesleği tercih ettiğini belirtmiştir.
Uzaya uzay teknolojisine dair ortada hiçbir şey yokken dahi kitap o kadar gerçekçidir ki 1961 yılında
gerçek uzay görevi gerçekleştiğinde 1969 yılında pek çok şeyi Jules Verne’nin doğru tahmin ettiği
ortaya çıkmıştır. Eratosthenes (Yaklaşık M.Ö. 200 yılları), Ali Kuşçu (1403-1474), Nikolas Kopernik (1473-
1543), Galileo Galilei (1564 –1642), Johannes Kepler (1571 -1630), Isaac Newton (1643-1727), Edwin
Hubble (1889-1953), Albert Einstein (1879-1955) gibi çok önemli bilim insanının devrim yaratan
çalışmaları ve keşifleri sayesinde uzay ile ilgili keşifler gün geçtikçe artmış ve bilinmezlikler giderek
azalmıştır. Fakat günümüzde gelişen teknoloji ve artan onca keşfe rağmen bildiğimiz
gözlemleyebildiğimiz alan görülebilir evrenin sadece %5’ini oluşturmaktadır.
Bu noktada aslında uzay yolculukları, görevleri büyük önem arz etmektedir. Çünkü uzaya her gidiş, yeni
bir buluş ve teknolojik gelişme anlamına gelmektedir.

Uzay Yolculuğu Başlangıcı

Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki rekabet, 1957 yılında
Sovyetler’in Sputnik uydusunu başarıyla fırlatmasıyla yeni bir boyuta taşındı ve “uzay yarışı” başlamış
oldu.
John Kennedy’nin 1961 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak göreve başlamasıyla birlikte,
birçok Amerikalı Sovyetler Birliği ile girdikleri bu teknolojik rekabette geride olduklarını ve Sovyet
teknolojisinin Amerikan teknolojisinden üstün olduğunu düşünmeye başladı. Aynı yıl, Sovyetler Birliği
tarihte bir ilki gerçekleştirerek Yuri Gagarin’i uzaya gönderdi. Gagarin, uzay aracında Dünya’nın
çevresinde bir tur atarak dönüş yaptı. Bu gelişmeler üzerine ABD, Sovyetler’e karşı bir üstünlük
sağlamak amacıyla, uzayda değil ama Ay’a ilk insanı gönderme hedefini belirledi. 1962 yılında Kennedy,
tarihi bir konuşma yaparak bu hedefi açıkladı ve “Biz Ay’a gitmeyi tercih ediyoruz!” dedi. Bunun sebebi
tarihte her zaman ilklerin hatırlanmasıdır. ABD’de bunun farkında olduğundan Ay’ a ilk kez ayak basarak
üstünlüğünü tüm dünyaya kanıtlamak istemiştir.

Gelişimi

Uzay yarışı tüm hızıyla devam ederken, 1965 yılında Sovyetler Birliği, Ay’a uzay aracı göndermeyi
başardı. Bu sırada ABD, milyarlarca dolarlık yatırım yaptığı Apollo programını hızla ilerletmeye
çalışıyordu. Apollo programının sonucunda, Amerika Birleşik Devletleri Ay’a astronot göndererek tarihi
bir başarıya imza atacak ve uzay yarışında önemli bir dönüm noktasına ulaşacaktı.
Uzay yolculuğu başladığından beri o tarihten sonra insanlı-insansız pek çok uzay görevi oldu.
Sahaya artık sadece ABD-Rusya değil Çin, Hindistan, Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülke çıkmaya
başladı. Öyle ki bugün sadece Ay veya Dünya görevi değil Mars hatta öte gezegenlere ulaşma hayal edilmektedir. Hatta artık uzayın ticarileşmesinden sadece astronotların değil, turist insanların da gidip
uzayı görüp kolay bir şekilde geri gelebilmesi gündemdedir. Bu noktada pek çok uzay şirketi
çalışmalar yürütmektedir.

Modern Roket Bilimi

Şüphesiz bu yolculukta gelişen roket teknolojisinin önemi büyük olmuştur. Modern roket biliminin
kurucularından kabul edilen Tsiolkovsky (1857-1935)’den bu yana çok fazla teknoloji gelişti. Artık
sadece katı yakıtlı değil, aynı zamanda uzaya erişmede kilit rol üstlenen sıvı yakıtlı ve hibrit yakıt
sistemler de mevcuttur. Katı ve sıvı yakıtlı teknolojiler büyük ölçüde olgunluğa erişmiştir ancak hibrit
roket teknolojisindeki geliştirme çalışmaları sürmektedir. Bunun yanı sıra belki de gezegenler
arası yolculuğu mümkün kılacak nükleer yakıtlı roket teknolojileri de vardır. Fakat bu teknoloji,
barındırdığı yüksek tehlikelerden dolayı henüz yaygınlık kazanmış değildir.
Roket teknolojisinin yanı sıra ABD, Space Shuttle (1981-2011) adını verdikleri alçak yörünge transfer
araçları geliştirmiştir. Bu teknoloji uzay mekiğinin geri kullanılabilir yapıda olmasından ötürü maliyetleri
azaltmıştır. Hatta öyle ki bugün 400 km yukarıda bulunan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)’in de
inşasında büyük önem taşımıştır.
Space Shuttle Programı, 2011 yılı itibariyle etkin olmayan maliyet ve çeşitl teknik problemler nedeniyle sonlandırılmıştır. Bunun yerini SpaceX adlı, özel bir şirketin geliştirdiği Falcon9 roketleri kısmen almıştır. Çünkü Dünya’ya başarılı bir şekilde geri dönebilen Falcon9 roketleri sayesinde uzaya kilogram başı taşıma
maliyeti açısından ciddi bir azalma vardır. Bu da hem uzayın ticarileşmesinin hızlanmasına yol
açmış/açacaktır hem de ISS’ e malzeme taşınmasında sıklıkla kullanılmıştır.

Uzay Görevlerinin Sınıflandırılması

Uzay misyonları, genellikle amaçlarına ve gerçekleştirildikleri teknolojilere göre sınıflandırılabilir. Her
bir sınıf, uzay araştırmalarında farklı hedeflere odaklanır ve bu hedeflere ulaşmak için özel araçlar ve
stratejiler gerektirir. Her bir misyonun kendine göre teknik gereksinimleri ve riskleri bulunmaktadır. Bu
sebeple uzaydaki her bir misyon bambaşka bilinmez bir senaryodur.

Mürettebatlı ve Mürettebatsız Misyonlar

Mürettebatlı Uzay Misyonları:

Bu misyonlar, insanları uzayın derinliklerine gönderir. Örnekler arasında
Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) yapılan seferler, Ay’a yapılan Apollo misyonları ve planlanan Mars
insanlı uçuşları bulunmaktadır (Henüz gerçekleşmemiştir). Mürettebatlı misyonlar, genellikle uzayda
yaşam destek sistemleri, insan sağlığı ve güvenliği konularında kapsamlı hazırlıklar gerektirir.
Astronotların belirli bir alt yapıysa sahip olması ve sağlık şartlarını sağlaması gerekir. Ayrıca 2 yıla yakın bir süre görev için detaylı eğitimden geçerler. İnsanlı uzay görevleri çok daha fazla zorluk ve ön çalışma gerektirmektedir.

Mürettebatsız Uzay Misyonları:

Bu tür misyonlar, robotik uzay araçları kullanılarak gerçekleştirilir ve
gezegenler, astreoitler, kuyrukluyıldızlar ve diğer uzay cisimlerini incelemeyi amaçlar. NASA’nın Voyager, Mars keşif araçları ve Cassini-Huygens gibi misyonları bu kategoriye girer. Örneğin herhangi bir haberleşme uydusunun fırlatılması veya SpaceX şirketinin fırlatmış olduğu Neuralink uyduları veya
Mars’da göre yapan/yapmış Curiosity keşif rover aracı buna örnektir. Bu tür misyonlar,
uzayın daha riskli koşullarına dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştır ve uzaktan komuta ve kontrol ile
yönetilir. Bu araçların uzayda belirli bir görev süresince çalışması beklenir. Fakat çoğu durumda bazı düzenlemelerle görev süresi dolmasına rağmen başarılı bir şekilde görevine devam ettirilen sistemler mevcuttur. Örneğin Uluslararası Uzay İstasyonu’nun görev süresinin 2030 yılında dolacağı planlanmışken uzmanlar görev süresini uzatmaya karar vermiştir.

Araştırma Türlerine Göre Misyonlar

Orbital Misyonlar:

Bu misyonlar, bir uzay aracını belirli bir gezegen veya ayın yörüngesine oturtmayı
hedefler. Yörüngeye yerleştirilen araçlar, uzun süreli gözlemler yaparak bilimsel veri toplar. Örnek olarak Hubble Uzay Teleskobu ve Mars yörünge araçları verilebilir. Yörüngeye oturtmak için aracın o yörünge hızına ulaşması sağlanır. Eğer aracın hızı kaçma hızından daha büyük olursa araç yörüngeden çıkacaktır.
Flyby Misyonları: Bu misyonlar, uzay aracının hedef cismin yanından geçmesi ve bu sırada bilimsel veri toplaması esasına dayanır. Voyager misyonları, bu tür bir keşif için iyi bir örnektir. Voyager 1 aracı
neredeyse 47 yıl boyunca görevini başarılı bir şekilde icra etmiş ve Dünya’dan 23 milyar kilometre
uzaklaşmıştır. Voyager misyonlarının amacı Güneş sistemi dışına çıkarak etkisinden kurtulmanın
sonuçlarını inceleyebilmektir. Bu süreçte Voyager 1 aracından pek çok veri alınmıştır. Zaman zaman
sinyalde karışıklıklar olmaktadır ve görev süresinin sonuna gelmiştir. Şu anda uzayda
insan yapımı olan ve Dünya’ya en uzak konumdaki araçtır.

İniş/Yüzey Misyonları:

Bu tür misyonlar, uzay aracının bir gezegen, ay veya asteroit gibi bir cismin
yüzeyine iniş yapmasını içerir. İniş misyonları, yüzey örnekleri toplama ve doğrudan çevresel ölçümler
yapma imkânı sunar. NASA’nın Mars Rover’ları bu kategoriye girer. Örneğin Türkiye de Milli Uzay
Programı kapsamında 2026 yılında Ay’a sert iniş yapmayı ardından 2028 yılında ise yumuşak iniş
yapmayı hedeflemektedir. Sert iniş durumunda uzay aracının hasar alması muhtemeldir. Bu LUNAR
görevinde yörünge hakkında bilgi toplama, Ay merkezli yörünge ve ilgili operasyonlar hakkında bilgi
edinme, alçalma ve aracı hedef alana indirme becerisi, yüksek çözünürlüklü görüntü işleme
yetkinlikleri kazanacaktır.

Örnek Getirme Misyonları:

Bu misyonlar, uzay aracının hedef cisimden örnekler toplaması ve bu
örnekleri Dünya’ya getirmesi amacıyla düzenlenir. Japonya’nın Hayabusa misyonları ve NASA’nın
OSIRIS-REx misyonu, bu kategoridedir.

Hedeflerine Göre Misyonlar

Bilimsel Araştırma Misyonları: Bu misyonlar, evrenin fiziksel ve kimyasal yapısını anlamak, gezegen
sistemlerini incelemek ve kozmik fenomenleri gözlemlemek üzere tasarlanmıştır. Örneğin James Webb uzay teleskobunun gönderilmesi, yine Voyager uzay aracının keşif yolculuğuna devam etmesi de bu kategoridedir.
Teknoloji Demonstrasyonu Misyonları: Bazı teknolojilerin gelişimi için uzay ortamında test edilmesi
büyük önem arz etmektedir. Bu tür misyonlar, yeni teknolojilerin uzay ortamında test edilmesi amacını taşır. NASA’nın Mars Helicopter Ingenuity’s buna örnektir.
Ticari Uzay Misyonları: Özellikle son yıllarda artan bir trend olan ticari misyonlar, uzay turizmi, uydu fırlatma hizmetleri ve hatta uzay madenciliği gibi faaliyetleri içerir. SpaceX ve Blue Origin gibi şirketler
bu alanda öncü rol oynar. Bu şirketlerin yanı sıra Virgin Galactic, Axiom Space gibi şirketler de yarışta
aktif rol oynamaktadır. Bu şirketler ulusal uzay ajansları ile anlaşmalı olarak da çalışabilmektedir.
Örneğin Türkiye’nin ilk insanlı uzay görevinde ilk astronotu olan Alper Gezeravcı uzaya Axiom Space ve SpaceX şirketleri ile TUA (Tükiye Uzay Ajansı) iş birliği ile gitmiştir.

Hazırlık Adımları ve Fırlatma Süreci

Uzay aracının fırlatma süreci, çok aşamalı ve karmaşık bir mühendislik harikasıdır. Bu süreç, fırlatma
aracının hazırlanmasından başlayarak, fırlatma gerçekleşene kadar olan bir dizi detaylı işlemi içerir. Bu
süreçte fırlatma birden fazla defa ertelenebilir. Çünkü roketin fırlatılması ve sonrasında istenen yörüngeye oturtulması çok hassas hesaplara dayanmaktadır. Örneğin olumsuz hava koşulları fırlatmanın iptaline neden olabilir. Fırlatma, motorlar ve rampa sistemlerinin tam olarak hazır olduğuna emin olmadan ateşleme yapılmaz.

Ön Hazırlık Aşaması

Fırlatma süreci, aslında fırlatmadan aylar hatta yıllar önce başlar. Bu dönemde, fırlatılacak uydu
veya uzay aracı tasarlanır, inşa edilir ve kapsamlı testlerden geçirilir. Uydu veya faydalı yük,
taşıyıcı roketin kapasitesine uygun olarak tasarlanmalıdır. Aynı zamanda, fırlatma aracının
kendisi de benzer şekilde tasarlanır, üretilir ve test edilir. Bu testler, roketin yapısının
sağlamlığını, motorlarının çalışmasını ve elektronik sistemlerin doğru şekilde işlev görmesini
kapsar.

Entegrasyon ve Fırlatma Alanına Nakil

Uydu veya uzay aracı, taşıyıcı roketle entegre edilmeden önce son testlerden geçirilir. Bu işlem
genellikle fırlatma alanının yakınlarında yer alan bir tesis içinde gerçekleştirilir. Uydu, roketin
fırlatma aracına yüklenir ve her iki yapı bir araya getirilir. Entegrasyon işlemi tamamlandıktan
sonra, taşıyıcı roket, fırlatma rampasına taşınır. Bu taşıma işleminde genellikle özel raylar veya
büyük taşıyıcı araçlar kullanılmaktadır.

Fırlatma Öncesi Son Kontroller

Roket fırlatma rampasına yerleştirildikten sonra, fırlatma öncesi son kontroller başlar. Bu
kontroller, roketin ve uydu sistemlerinin tam operasyonel durumda olduğunu doğrulamak
içindir. Ayrıca, fırlatma ekibi, hava durumu ve atmosferik koşulları değerlendirir. Bu aşamada,
herhangi bir teknik sorun veya olumsuz hava koşulu varsa, fırlatma ertelenir.

Fırlatma

Fırlatma süreci, önceden belirlenen bir zamanda başlar. Roketin ana motorları ateşlenir ve
belirli bir itiş gücüne ulaştığında, roket yerden kesilir ve yükselmeye başlar. Roket, atmosferin
çeşitli katmanlarından geçerken, gerekli hız ve yörüngeye ulaşmak için bir dizi aşama motoru
devreye girer. Bu motorlar, roketin belirli yüksekliklere ulaştığında ayrılmasıyla çalışır. Bu
sebeple multistage roket yapısı çok önemlidir. Öyle ki LEO görevleri için bile gerekli olan escape
velocity hızına (11.2 km/s) tek kademede çıkılması çok zordur. Optimum roket kademesi
belirlendiğinde işi biten kademe ana yapıdan atılarak hem ağırlık azalışına hem de ivme artışına
neden olur. Bu sayede roket Dünya’nın çekim etkisinden kurtularak uzaya erişir.

Yörüngeye Yerleştirme

Roket, istenen yörüngeye ulaştığında, uydu veya uzay aracı roketten ayrılır. Bu aşamada, uydu
kendi güç sistemleri ve kontrol mekanizmalarını devreye sokar. Bu süreç, uyduyu yörüngede
doğru konuma getirmek için yapılan manevralarla tamamlanır. [3]Örnek: Falcon 9 ve Crew Dragon Demo-2 Misyonu
SpaceX’in Crew Dragon Demo-2 misyonu, bu sürecin mükemmel bir örneğidir. NASA
astronotları Bob Behnken ve Doug Hurley’i Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) taşımak için
tasarlanan bu misyon, Falcon 9 roketi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Roket, Florida’daki
Kennedy Uzay Merkezi’nden ilk aşama başarıyla ayrılmış ve ardından Crew Dragon
kapsülü ISS’e kenetlenmişti.
Bu süreç, modern uzay fırlatma operasyonlarının karmaşıklığını ve ayrıntılı planlama
gereksinimlerini gözler önüne sermektedir. Her fırlatma, uzay keşfinde yeni bir sayfa açmaktadır
ve bu tür misyonlar geleceğin uzay çalışmaları için temel oluşturmaktadır.

Aşama Aşama Fırlatma Sistemleri

Roketin Fırlatma Platformuna Nakli

Roket, fırlatmadan önceki 12 saat ile bir gün arasında montaj tesisinden fırlatma platformuna
taşınır. Bazı fırlatma araçları, platforma varmadan önce zaten dik bir pozisyonda iken, bazıları
yatay şekilde taşınır. Örneğin, SpaceX’in Falcon 9 roketi yatay durumda bir Taşıyıcı Erektör (TE)
üzerinde platforma ulaşır ve orada “Strongback” ile dikey hale gelir. Rusya’nın Soyuz
roketi ise yatay pozisyonda demiryolu ile fırlatma yerine ulaşır.
Uzay Mekiği, Delta IV ve Atlas roketleri ise, fırlatma platformuna taşınmadan önce Araç
Montaj Binası (VAB) veya Dikey Entegrasyon Tesisi’nde (VIF) dikey olarak monte olmuş ve bir
Mobil Fırlatma Platformu (MLB) üzerinden rampaya taşınmıştır.

Vehicle Powered Up

Araç, fırlatma öncesinde bir gün kadar erken enerji ile dolar. Bu süreç, tüm elektrik ve
elektronik aletlerin uygun şekilde işlediğinden emin olmak ve aracı yakıt yüklemesi gibi çeşitli
ön fırlatma işlemleri için hazırlamak amacıyla geniş çaplı sistem testleri yapmak için gereklidir.

Weather Briefing

Yukarıda da bahsedildiği gibi her roket fırlatması için, fırlatma öncesinde ve sırasında düzenli
hava durumu güncellemeleri almak hayati önem taşır. Bu, sadece fırlatma alanını çevreleyen
bölge için değil, aynı zamanda olası acil iniş bölgeleri ve uçuş rotası boyunca da geçerlidir.
Özellikle rüzgar ve yıldırım gibi bazı hava olayları, rokete zarar verir. Bu nedenle, uzay
ajansları, yörüngeye roket fırlatmalarında yer alan tüm konumlardan düzenli hava durumu
güncellemeleri sağlayacak önlemler almıştır. Resmi hava durumu güncellemelerinden ilki,
fırlatmadan 12 saat önce gerçekleşir. Çeşitli ajanslardan meteorologlar, fırlatma kontrol
merkezine sürekli olarak atmosfer koşullarını rapor eder ve kalkıştan yaklaşık 10-15 dakika önce
son hava durumu brifingi verir.

Launch Area Evacuation

Fırlatmadan saatler önce, roketin fırlatma platformunda hareketsiz durur ve geri sayım
başlar. Bu durumda sorun yok gibi görünse de gerçekte fırlatma platformunda ve çevresinde
birçok kontrol gerçekleşmektedir.
Yakıt tankları, borular ve yakıt dolum sürecine dahil olan diğer ekipmanlar basınçla dolar ve
yakıt dolumuna hazırlanır. Çok düşük sıcaklıklarda tutulması gereken kriyojenik yakıtların
taşınması ve depolanması ile ilgili ekipmanlar da dahil olmak üzere fırlatma araçlarının tankları
soğur. Soğutma büyük bir önem arz eder.
Fırlatma platformunda çeşitli pnömatik ve hidrolik sistemler de basınç alır ve bazı
durumlarda, bu dönemde patlayıcı yüklerin güvenlik mekanizmaları devre dışındadır.
Fırlatmadan bir gün öncesine kadar zorunlu olmayan yer ekipleri fırlatma alanından tahliye
edilir ve tüm personel en geç fırlatmadan yaklaşık 2-3 saat önce alandan ayrılır.

Commence Propellant Loading

Yerinde yakıt dolumu, sadece sıvı yakıtlı roketler için geçerlidir.
Modern yörünge roketlerinde kullanılan başlıca sıvı itici maddeler arasında oldukça rafine
kerosen (RP-1), sıvı hidrojen (LH2) ve sıvı metan (CH4) vardır. Sıvı Oksijen, üç yakıt
türü için de ortak oksitleyicidir.
Yakıt yükleme süreci, fırlatma aracına bağlı olarak fırlatmadan yaklaşık 1-3 saat önce başlar.
Örneğin, SpaceX’in Falcon 9’u RP-1 yüklemesine T-1 saat ve on dakika kala başlarken, Delta IV
yakıt yüklemesine T-4 saat 50 dakika kala başlar.
Uzun süren yakıt dolum süreci, önce tüm tankların basınçlandırılması ve kriyojenik yakıtlarla
dolu olanların soğutulmasıyla başlar. Ardından, yakıt ve oksitleyici, aracın birinci ve ikinci/üst
aşama bölümlerindeki ilgili tanklara ayrı olarak dolar.

Vehicle On Internal Power

Fırlatmadan önce, roket gücünü ya mobil fırlatma platformlarından (MLB) ya da fırlatma
rampasındaki destek yapılarından alır. Yaklaşık T-5 dakika kala, fırlatma aracı tüm dış güç
kaynaklarından bağlantısını keser ve kendi iç yakıt hücrelerini kullanmaya başlar. Bu noktada,
roket tamamen yakıtla dolmuş ve bağımsız bir şekilde güç kazanmıştır. Yani roket fırlatmaya
hazırdır.

Son Uçuşa Hazırlık Anketi

Sorumlu kişilerden düzenli olarak her bir sistem veya süreç hakkında güncelleme almak kritik
öneme sahiptir. Uçuşa hazırlık anketi, uçuş direktörünün sorumlu tüm taraflardan belirli sistem
veya süreçlerin durumu/hazırlık durumu hakkında geri bildirim aldığı bir toplantıdır ve
fırlatmadan 12 saat önce yapılır. [1]Yaklaşık T-10 dakikada uçuş direktörü çeşitli taraflardan nihai onayı aldıktan sonra “fırlatmaya
devam” komutunu verir ve nihai geri sayıma başlar.

Fırlatma

Fırlatmadan saniyeler önce, roketin çeşitli birinci aşama güçlendiricileri ateşlenir ve T-00
dakikada araç kalkış yapar ve atmosfere doğru hızlanmaya başlar.

Yuvarlanma ve Eğim Manevrası

Roket kuleyi geçtikten ve yükseklik ile hız kazanmaya başladıktan sadece birkaç saniye sonra,
yuvarlanma ve eğim manevrasını gerçekleştirir.

Max Q
T+90 saniyede, araç maksimum dinamik basınç bölgesinden geçer. Bu fırlatma videolarında da
açıkça görülmektedir. Burada roket en büyük yer çekimi çekimini ve sürtünmeye maruz kalır,
bu noktada aracın yapısında inanılmaz miktarda stres olur. Bu dönemde araç, araç üzerindeki
stresi azaltmak için itkiyi düşürür.

MECO (Ana Motor Kesintisi)
Max Q’dan kısa bir süre sonra, yaklaşık T+3 dakikada, birinci aşama itici maddeleri tükenir ve
araç, Birinci Aşama Ayrılması için birinci aşama güçlendiricilerini kapatır.

Birinci Aşama Ayrılması
MECO’dan sonra, T+3 dakika 30 saniyede, roketin Birinci Aşama bölümü, aracın ara katmanında
bulunan patlayıcı cıvataların veya pnömatik sistemlerin patlatılmasıyla geri kalanından ayrılır.
(Eğer roket 2 kademeli ise)

İkinci Aşama Ateşlemesi
Yük ve göreve bağlı olarak, ikinci aşama iticileri birkaç kez durabilir ve yeniden ateşleme sağlayabilir.

SECO (İkinci Motor Kesintisi)
Belirlenen bir süre boyunca yanma gerçekleştirdikten sonra, ikinci aşama motoru durur, bu
işleme SECO denir.
Eğer yalnızca bir yanma gerekliyse, bu olay yükün yörüngeye teslim edilmesi veya belirlenen
yörüngede devam etmesi için serbest kalır.

Yük Kaplaması Ayrılması
Bir yörünge roketi yükünü serbest bırakmadan veya konuşlandırmadan önce, Yük Kaplaması
Ayrılması adı verilen bir süreçle yük kaplamasını (PLF) atmalıdır. Yük kaplaması, yük bölmesinin
dış kaplaması veya kabuğu olup genellikle bir roketin burun konisini de oluşturur.

Yük Dağıtımı
Fırlatma aracının görevinin son kısmı, yükünü belirlenen yörüngeye ulaştırmak veya başka bir
gök cismine doğru bir yörüngeye yerleştirmek ya da Voyager 1’in 1977’de fırlatılması gibi Güneş
Sistemi’nin kenarına ve ötesine seyahat etmesini sağlamaktır.
Yük kaplaması yoldan çekildikten sonra, fırlatma aracının yükü, üst aşamadan ayrılarak Dünya
etrafında yörüngeye oturmak veya belirlenen hedefe doğru yolculuğuna devam etmek üzere
serbest bırakır.

Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (UUİ) Yaşam

ISS, Dünya’dan 400 km yukarıda, Dünya’ya göre 28.000 km/sa hızla dönen insanlığın bugüne kadar inşa
ettiği en pahalı yağı olma unvanına sahip (150 milyar dolar), Dünya çevresinde 1 günde 16 tur atan, ABD
Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Japon Uzay Ajansı (JAXA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Rusya Uzay Ajansı
(Roscosmos) gibi birçok organizasyonun yapımında bulunduğu bir uzay deney merkezidir.
1998-2011 yılları arasında inşası tamamlanan ISS üzerinde 2000 yılından beri devamlı yaşam vardır.
Adeta insanlığın uzaydaki evi görevini üstlenmiştir. İstasyon 6 uyku bölmesi, 2 banyo, 1 spor salonu
içerir. 360 derece görüş açısı sağlar. Bu odaların yanı sıra yaşam alanları ve laboratuvar modülleri de
bulunur. ISS’de genellikle 7 kişilik mürettebat bulunmaktadır fakat kimi zaman bu sayı değişiklik
gösterebilmektedir.


Büyüklüğü futbol sahasına benzetilen ISS, 109 metre uzunluğa 420 ton ağırlığa sahiptir.
ISS, 8 uzay aracına kadar eş zamanlı kenetlenme sağlanabiliyor, ayrıca manuel kenetlenme olmaması
durumunda robotik kol yardımı ile de kenetlenme gerçekleştirebiliyor.
ISS’te konserve yiyecekler ve geri dönüştürülmüş su tüketiliyor. Mikro yerçekimi ortamında vücuda
zarar vermemek uykuda sabit durmak için uyku tulumlarında uyunuyor. ISS’de elbette insan vücudu,
kas sistemi için pek çok değişiklik olmaktadır. Kas ve kemik kaybını önlemek için belli bir saat boyunca
düzenli egzersiz yapmak gerekir.
ISS’te uzay günü ise Greenwich’e göre 06:00 ‘da başlıyor ve dünyadaki ile benzerlik gösterecek şekilde
astronotlar bir arada kahvaltı yapıyor. Sonrasında deney vb. çalışmalar yapılıyor, günlük 2 saatlik
egzersiz süresi geçtikten sonra, akşam yemeği yeniyor ve ardından uyku tulumları giyerek saat 22:00’ da
uyunmaktadır.

Dünya’ya Dönüş

Aslında sanılanın aksine uzay aracının Dünya’ya dönüşü fırlatmaya göre çok daha zor ve riskli
olabilmektedir. Kapsül ISS’den ayrıldıktan sonra düşük hızlarda aşağı doğru inmektedir. Dünya’ya
yaklaşırken yoğunluk ani olarak arttığından ve yüksek hızda bir cisim olduğundan şok dalgaları
oluşabilmektedir. Bu noktada gaz madde plazma haline bürünebilmektedir. Belirli bir irtifadan sonra bu
plazma madde kapsülün etrafını sarmış olduğundan radyo dalgalarının da geçişine izin vermez ve
birkaç dakika haberleşme de kopmalar meydana gelebilir. Atmosfere girdiğinde alev alan ve çok yüksek
sıcaklıklara ulaşan seramik kaplı veya ısıya çok dayanıklı malzemelerden yapılmış bir kapsül vardır ve bu
kapsülün içinde canlı mürettebat olması işleri daha da zorlaştırmaktadır. Her şey yolunda giderse kapsül
dıştan zarar görse bile başarılı bir şekilde okyanusa paraşütle inebilir. Burada onları yardımcı ekip gemi ile
karşılar. [4]Kapsülün yere inme süreci boyunca temelde yapılanv şey uzayda iken sahip olunan yüksek potansiyel enerji ve kinetik enerjinin yapıya zarar vermeden yol boyunca ısıya dönüştürülerek sönümlenmesidir.

Önemli Bazı Uzay Misyonları

NASA Misyonları:

  • NASA- Artemis Mission: NASA, Ay’a ulaşan ilk devlet olduktan sonra Artemis misyonları ile
    hedeflerine devam etmiştir. Şimdi de Ay’a ilk kadın astronotu göndermeyi ve Ay’da
    kolonileşmenin öncülerinden biri olmayı hedefler.
  • NASA-Gateway Mission: Gateway, bu Ay hedeflerine ulaşmada merkezi bir rol oynayacak küçük
    bir uzay istasyonudur. Ay yüzeyi misyonlarını destekleyecek, Ay yörüngesinde bilim
    çalışmalarını yürütecek ve kozmosun daha derinlerine insan keşfi için destek sağlayacak çok
    amaçlı bir karakol olacaktır. NASA, insanlığın Gateway’i inşa etmek için ticari ve uluslararası
    ortaklarla birlikte çalışır.
  • NASA-DART Mission: DART, bir asteroit hareketini kinetik etki yoluyla değiştirerek asteroit
    savurma yöntemini incelemek ve göstermek amacıyla yapılan ilk misyondu. Seçilen hedef
    asteroit, Didymos’un bir minör-gezegen ayı olan Dimorphos’tu; her iki asteroit de Dünya’ya bir
    çarpma tehdidi oluşturmamaktadır ancak ortak özellikleri, onları ideal bir referans hedefi haline
    getirmiştir. DART uzay aracı, 24 Kasım 2021’de fırlatıldı ve 26 Eylül 2022’de 23:14 UTC’de
    Dünya’dan yaklaşık 11 milyon kilometre uzaklıkta Dimorphos ile başarılı bir şekilde çarpıştı.
  • NASA-OSIRIX-Rex Mission: OSIRIS-REx, bir asteroidden numune toplamak için yapılan ilk ABD
    misyonudur.
    Uzay aracı, Bennu adı verilen asteroidden yaklaşık 70 gram numune topladı ve 24 Eylül 2023’te
    Dünya’ya geri döndü.
    Bilim insanları, OSIRIS-REx’in Bennu’dan topladığı numuneyle, milyarlarca yıl önce Dünya’ya
    çarpan asteroidlerin oraya su ve diğer yaşam için gerekli önemli maddeler getirip getirmediği
    hakkında ipuçları arıyorlar.

Dğer Misyonlar

  • CNSA-Tiangong Space Station: Tiangong Uzay İstasyonu, genel olarak Tiangong, yörüngeye
    kalıcı insan operasyonları için kullanılan bir uzay istasyonudur ve uzay istasyonunun uzun vadeli
    otonom uçuşunu, rejeneratif yaşam destek teknolojisini vb. içeren araştırmaları
    gerçekleştirmektedir.
  • CNSA-Shenzhou Spacecraft and Spaceflights: Shenzhou Uzay Aracı ve Uzay Uçuşları; Shenzhou
    adlı uzay aracı ve aynı adı taşıyan uçuşlar sayesinde, Çin astronotları uzaya gönderebilir ve
    böylece insanlı uzay misyonu programlarını gerçekleştirebilir.
  • JAXA-HAYABUSA: Hayabusa programı, Japonya Uzay Araştırma Ajansı’nın (JAXA) 25143 Itokawa
    adlı küçük bir yakın Dünya asteroidinden numune materyali getirmesiyle ilgiliydi ve bu
    numunelerin daha fazla analiz için Dünya’ya getirilmesini sağladı.
  • ISRO- Chandrayaan: Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu (ISRO) tarafından gerçekleştirilen
    Ay’ın keşfi için devam eden bir dizi uzay misyonudur.
  • TUA-National Space Program (sert iniş, uydu ve insanlı görev). [2] Bu konu ile alakalı ilk insanlı uzay görevi için bu yazıyı okuyabilirsiniz.

KAYNAKÇA
[1] https://headedforspace.com/steps-in-an-rocket-launch/
[2] TUA- Fatih DULKAN, ITU- Special Topics in Aeronautical Engineering Ders Notları
[3] Attitude Determination and Control: A Review, Guest Lecturer: Dr. Demet Cilden-Guler, ITU-
Special Topics in Aeronautical Engineering Ders Notları
[4] https://www.youtube.com/watch?v=E3x2ItgSvMw&ab_channel=EvrimA%C4%9Fac%C4%B1

Uzay ve Uzay Görevleri ile ilgili yazılar ilginizi çekiyorsa aşağıdaki haberi okuyabilirsiniz!

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

Sponsor
Yazılar