Füzyon Enerjisi

Füzyon reaksiyonları, hafif elementlerin Coulomb gücü adı verilen birbirlerini itme eğilimini, “güçlü nükleer kuvvet” ile aşarak bir araya gelmelerine ve başka bir atom çekirdeği oluşturup; bazen nötron ve çok yüksek miktarda enerji açığa çıkarmasına denir. Doğanın ana gücünden biri olan bu güçlü nükleer kuvvetin, atom çekirdeklerini birbirinden uzak tutan elektriksel itmeye üstün gelmesi için, çekirdeklerin basınç ve/veya ısı etkisi ile birbirlerine oldukça yaklaşması gerekmektedir.

Güneşin çekirdeğinde yüksek seviyede kütle çekimsel kuvvetlerin etkisiyle; Dünya’dakinin 250 milyar katı basınç ve 15.7 milyon santigrat derece sıcaklık, füzyon için mükemmel bir alan yaratmaktadır.

Güneşte bu şartlar altında füzyon sıradan bir olay gibi devam ederken. Dünya’da 50 yıldan uzun süredir füzyon için  kendi teknolojimiz ile sürdürülebilir hale getirmeyi halen başaramadık.

Günümüzde kullandığımız fisyon (fizyon) temelli nükleer enerji, uranyum gibi ağır elementleri parçalayıp farklı elementlere dönüştürmek yerine füzyon reaksiyonları hafif elementlerin birleşimi sayesinde gerçekleşir.

Reaksiyonun çeşidine göre artık madde farklılık gösterse de, fisyon gibi uzun süreli radyoaktif bir atık ortaya çıkmaz.

Döteryum-Trityum reaksiyonu, Helyum ve 14.1 MeV enerji değerine sahip bir nötron ortaya çıkar. Endişelenmemiz gereken şey bu nötrondur ve bu nötron da yalıtılacağından, ortaya çıkan  atık madde oldukça işe yarar olan helyum’dur.

Fosil yakıtlar verimlilikleri düşük, kirli, ilkel ve sınırlıdır. Günümüzde kullanılan fisyon bazlı nükleer enerji bile fosilden milyonlarca kat daha fazla enerji üretir, ilk nesil ticari füzyon reaktörleri bunun 3 – 4 katını üreteceklerdir.

Örneğin 1GW’lık bir kömür santrali yılda 1.5 ile 2.5 milyon ton kömür yakarken, eşdeğer ilk nesil bir füzyon santrali sadece birkaç yüz kilogram yakıt harcayacaktır. Kömür atmosferi kirletirken füzyon reaksiyonlarının zararlı bir atık ortaya çıkarmayacaktır.

Füzyon enerjisi gezegenimizdeki bütün enerji ihtiyacını zaman içinde karşılayacak duruma gelecektir.

Laboratuvar ortamında reaktörlerde çok sayıda füzyon reaksiyonları yapıldı. Ancak üretilen füzyon reaksiyonlarında harcanandan daha fazla enerji açığa çıkmadı. Daha fazlasını açığa çıkmasının mümkün olduğunu deneysel sonuçlar ve formüller ile biliyoruz ama, bunu çalışır bir enerji üretim devresine dönüştürmek, lazım olan teknolojiyi zaman içerisinde geliştirdiğimiz için zaman alıyor. Bu konuda en olumlu haberi 50 yıldan uzun süren çalışmalar sonucu ancak 2013’te NIF reaktöründe ilk kez harcanandan daha fazla enerji açığa çıkması ile alındı.