Haberler
0

Ulukurtların Yeniden Hayata Dönüşü: Colossal Biosciences’ın Başarısı

Ulukurtlar Geri Döndü: Colossal Biosciences’ın Çığır Açan Başarısı

Dallas merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, bilim dünyasında önemli bir dönüm noktasına imza attı. Şirket, yaklaşık 12.500 yıl önce nesli tükenen “ulukurt” (Aenocyon dirus) türünü başarılı bir şekilde yeniden hayata döndürdüğünü duyurdu. Yapılan açıklamalara göre, üç sağlıklı yavru (Romulus, Remus ve Khaleesi), antik DNA, klonlama ve gen düzenleme teknolojileri kullanılarak dünyaya getirildi. Bu gelişme, tarihe “başarıyla yeniden canlandırılan türler” olarak geçti; en azından firma bunu iddia ediyor.

Ulukurtlar Geri Döndü: Colossal Biosciences'ın Çığır Açan Başarısı

Ulukurtların Tarihi ve Bilimsel Heyecan

Game of Thrones dizisindeki efsanevi kurtlara ilham veren ulukurt türü, tarih öncesi dönemde Kuzey Amerika’nın en korkulan yırtıcılarından biriydi. Gri kurtlardan daha büyük yapıları, kalın kürkleri ve güçlü çeneleri ile bilinen bu canlının yeniden hayata döndürülmesi, bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Colossal’ın kurucu ortağı ve CEO’su Ben Lamm, teknolojilerinin işe yaradığını belirtirken, başarılı yavruların biri 13.000 yıllık bir dişten, diğeri ise 72.000 yıllık bir kafatasından elde edilen DNA’larla üretildiğini söyledi.

Ulukurtların Tarihi ve Bilimsel Heyecan

Yavru Ulukurtların Yaşam Alanı

Geçtiğimiz yılın ekim ayında doğan ulukurt yavruları (Romulus ve Remus, kız kardeşleri Khaleesi 3 ay sonra dünyaya geldi), konumu gizli tutulan ve 2.000 dönümlük bir alana sahip olan, 3 metre yüksekliğinde çitlerle çevrili bir tesiste yaşıyor. Bu alan, güvenlik görevlileri, dronlar ve canlı yayın kameraları ile 7/24 izleniyor. Tesisin, Amerikan İnsancıl Derneği tarafından onaylandığı ve ABD Tarım Bakanlığı’na kayıtlı olduğu bildirilmektedir.

Yavru Ulukurtların Yaşam Alanı

Genom Haritaları ve CRISPR Teknolojisi

Bilim insanları, iki farklı ulukurt fosilinden elde edilen antik DNA’ları kullanarak bu türün yüksek kaliteli genom haritalarını oluşturdu. Genomlar, gri kurt, çakal ve tilki gibi yaşayan türlerle karşılaştırılarak ulukurtların özgün genetik özellikleri — örneğin beyaz tüyler, kalın kürk ve kafa yapısı — belirlendi. CRISPR teknolojisi sayesinde gri kurt hücrelerinde 14 farklı gen üzerinde toplamda 20 düzenleme gerçekleştirildi. Genetiği düzenlenmiş hücreler, köpek yumurtalarına aktarılıp taşıyıcı annelere yerleştirildi. Üç başarılı gebelik sonucunda iki erkek ve bir dişi yavru dünyaya geldi. Taşıyıcı anneler ise büyük ırklardan seçilmiş evcil köpeklerdi. Ortaya çıkan bu canlılar, büyük ölçüde gri kurt genleri taşıyor.

Genom Haritaları ve CRISPR Teknolojisi

Colossal Biosciences’ın Gelecek Hedefleri

Colossal Biosciences, 2021 yılında Ben Lamm ve Harvard Üniversitesi’nden ünlü genetikçi George Church tarafından kuruldu. Şirket, mamut, dodo ve Tazmanya kaplanı gibi türleri de geri getirmeyi hedefliyor. Bugüne kadar 435 milyon doların üzerinde yatırım toplayan Colossal, geçtiğimiz ay detaylarını açıkladığı Mamut projesinin 2028’de ilk yavrularla sonuçlanmasını bekliyor.

Nesli Tükenmekte Olan Türler İçin Umut

Colossal, ulukurt projesinde geliştirdiği gen düzenleme ve klonlama teknolojilerinin yalnızca tükenmiş türlerin geri getirilmesinde değil, halen yok olma tehlikesi altındaki hayvanların korunmasında da devrim niteliğinde bir rol oynayabileceğini vurguluyor. Şirket, bu kapsamda dünyanın en tehdit altındaki kurt türü olan kızıl kurtlar (Canis rufus) için de iki ayrı yavru grubu üretmeyi başardığını açıkladı. Yeni doğan kızıl kurtlar, ulukurt araştırmaları sırasında geliştirilen daha az invaziv ve hayvan dostu bir klonlama tekniğiyle dünyaya geldi. Bu yöntem, hem taşıyıcı hayvanların daha az risk altında olmasını sağlıyor hem de embriyo tutunma oranlarını artırıyor. Colossal’ın hedefi, bu teknolojileri ileride nesli tükenme tehlikesi altındaki diğer türlerde de uygulamak.

Tartışmalar ve Eleştiriler

Kimileri için bunlar modern çağın “Frankenstein deneyleri” olarak değerlendirilse de, arkasında yatan teknolojiler hayranlık uyandırıcı. Ancak tartışmalar da mevcut. Ulukurtlara tıpatıp benzeyen yavrular üretilmiş olsa da, bunların orijinal tür ile “aynı” olup olmadıklarını belirlemek oldukça zor. NewScientist, bu kurtların aslında sınırlı gen düzenlemelerine dayanarak ulukurtlara benzeyen genetiği değiştirilmiş gri kurtlar olduğunu bildiriyor. Ek olarak, bu canlıların gerçek bir ekosistemde yaşayıp yaşayamayacağı da belirsiz. Şirketin uzun vadeli planı, genetik olarak yeniden yaratılan mamutlar ve ulukurtlar gibi türlerin doğal ortamlara entegre edilmesi olsa da, bu senaryo şu an için uzak bir hedef gibi görünüyor. Uzmanlara göre, bu yeni hayvanların gerçekten ne işe yarayacağı da netlik kazanmış değil. Gerçek şu ki, günümüz dünyasında firmanın üzerinde çalıştığı mamutların yaşaması oldukça zor. Zira iklim değişti ve yaşam alanlarının büyük çoğunluğu yok oldu.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

Sponsor
Yazılar