Dünya’daki en yüksek fiyata sahip elmaslar, alışılmadık biçimde parlak, son derece nadir ve yine çok karşılaşılmayacak derecede temiz ve pürüzsüzdür. Bunlarla birlikte, bu değerli taşları incelemek nasıl oluştuklarına ve yapılarına bakmak çok zordur, çünkü bir mikroskobun altına girmekten çok yüzüklerde, küpelerde, kolyelerde ve pahalı aksesuarlarda kullanılarak meta değerleri bilimsel değerlerinin üzerinde tutulmaktadır. Şimdi ise, bir elmasın içinde mevcut olan noksanlar ve kusurların yeni bir analiz ile incelenmesi, Dünya yüzeyinden yüzlerce kilometre altta sıvı metal damlalarının içinde oluşup form kazandıklarına dair ilk kanıtların ortaya çıkmasını sağladı.
Daha önceki analizlerin sonuçları ise bu çalışmada elde edilen ve hemen üstte bahsedilen veriyi destekler nitelikte görünüyor. Araştırma ekibinin çalıştığı değerli taşlar, tip 2 elmas olarak bilinen azot içeren ve çok daha temiz ve saydam bir görüntüye sahip elmaslardı. Genellikle, bilim insanlarının çok nadiren ele geçirebildikleri ve nadiren araştırma şansı buldukları bu taşlardan 53 tanesine ulaşmayı başaran New York’da bulunan Gemological Institute of America (GIA)’dan jeolog Evan Smith ile birlikte çalışan ekibi bu taşları inceledi.
Bu taşların içerisinde bulunan küçük malzeme parçacıklarının, yapılan gözlemler sonucunda daha önceden sanıldığı gibi elması oluşturan karbonun yapılarından grafit olmadığı anlaşıldı. Çoğunlukla elmastıraşçılar tarafından çıkarılan ve atılan bu kısımlardan, incelenen 53 elmasın 38 tanesinde, grafit ile kaplanmış metal içeriği zengin karışımlardan ibaret olduğu gözlemlendi. Bu minerallerin içinde demir ve nikel alaşımından hidrojen ve metan gazlarına kadar birçok yapı bulunuyor. Bu da, oluşum aşamasında eriyik haldeki bir dizi geçiş metali, demir, nikel, karbon ve sülfürün elmasların içinde konuçlanabileceğini gösterdi ve bulgular tüm detayları ile birlikte Science‘da yayımlandı.
Diğer 15 elmastaki girdilerin lal taşı (granet) gibi silisyumlu mineraller içerdiği de tespit edilirken, bu verilere dayanarak araştırmacılar bahsi geçen tip 2 elmaslarının yerin 360 ila 750 kilometre altında oluşmuş olması gerektiğini belirtti. 750 kilometre sınırı ise granetlerin stabil durabildiği maksimum basıncın olduğu yer olmasından kaynaklanıyor. Ani patlamalar ve sızıntılar ile daha yukarılara taşınan cevherler, tübüler depozitlerin elmasın içerisinde hapsolmasına neden olduğu sürecin ardından kimberlit olarak Dünya yüzeyine çıkarılan yapılar halini alıyor.
İçlerindeki girdiler elmasların bünyesinde hapsolduğu için, elmasların da oluşumlarına, oluşum zaman ve yerlerine dair bir izleç niteliği taşıyor diyebiliriz. Kristalizasyon sürecinin sayesinde elmaslar korudukları bu materyalleri yüzeye çıkararak beraberlerinde araştırılmalarını sağlayacak şeyi de getiriyorlar.
Örneğin, hidrojen ve metanın bir elmasın içinde hapsolmuş olması, elmasın oluştuğu eriyik malzemenin kimyasal ortamında metal atomlarının kolaylıkla elektron alarak çevrelerindeki karbonlardan ayrışabileceklerine işaret ediyor. Bu da eriyik metalin, sertleşerek elması oluşturan karbonların arasında hapsolmasını sağlıyor. Araştırmacılar bu tip reaksiyonların da yerin 410 ila 660 kilometre altında gerçekleşebileceğini belirtiyor.
Yeni bulgular tip 2 elmasların büyük bir çoğunluğuna uygulanabilir görünürken, aynı zamanda genel anlamda da elmasların nasıl oluştuğuna dair yeni ipuçları barındırıyor.
Makale Referans: DOI: 10.1126/science.aal0521
Kaynak:
*Bilimfili – “Sıvı Metal Ceplerinde Oluşan Dünya’nın En Nadir Elmasları”
http://bilimfili.com/idrarinizi-uzun-sure-tutarsaniz-ne-olur/