Küresel Enerji Dönüşümü: Güneş ve Rüzgarın Yükselişi
Dünya Nükleer Birliği, Uluslararası Enerji Ajansı ve Ember’ın güncel verileri, 2024 yılında küresel yeni güneş enerjisi kapasitesinin, net yeni nükleer enerji kapasitesinden 100 kat fazla olacağını ortaya koyuyor. Aynı dönemde, yeni rüzgar enerjisi kapasitesi de nükleerin 25 katı seviyesine ulaşacak. Güneş ve rüzgar enerjisi, diğer tüm elektrik kaynaklarının toplamından 5 kat daha hızlı bir şekilde kurulmakta. Bu durum, tarihin en hızlı enerji dönüşüm süreçlerinden birinin devam ettiğini gösteriyor. 2024 yılı itibarıyla 700 GW güneş ve rüzgar kapasitesi eklendi ve bu durum, enerji sektöründe önemli bir kırılma noktası oldu.
Son on yıl içerisinde net yeni nükleer kapasitesi, yıllık ortalama 2 GW seviyelerinde kalırken, geçtiğimiz yıl 5,5 GW yeni kapasite eklendi. Ancak 2024 yılında eklenen yeni güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesi 700 GW ile rekor kırdı. Güneş enerjisi kapasitesi ve üretimi sürekli artış gösterirken, nükleer enerji üretimi 2000 yılından bu yana durağan bir seyir izliyor. Beklentiler, bu yıl güneş ve rüzgar enerjisi üretiminin nükleer üretimi geçeceği yönünde. Bunun en büyük sebebi ise, güneş ve rüzgar enerjisinin nükleere göre çok daha ucuz olmasıdır.
Bir nükleer santral genellikle yaklaşık 1 GW büyüklüğündedir. Bu nükleer reaktörlerin inşası, planlama ve izin süreleri dışında, ortalama 6 ila 8 yıl sürmektedir. Üstelik, nükleer santrallerin inşa maliyetleri zamanla düşmek yerine artış göstermektedir. Buna karşın, güneş ve rüzgar santralleri çok daha ucuz ve hızlı bir şekilde kurulabiliyor.
Fosil Yakıtla Üretim: Düşüş Eğilimi
Kömür ve doğalgazdan elektrik üretimi, 2021 yılından bu yana durağan bir seyir izliyor. 2023’teki zirve sonrasında, bu yıl üretimde bir miktar düşüş gözlemlendi. Yenilenebilir enerjinin hızla yaygınlaşması göz önüne alındığında, 2023 yılı zirve bir yıl olarak kayıtlara geçebilir. Mevcut büyüme oranlarına bakıldığında, 2032 yılında güneş ve rüzgar enerjisinin, kömür ve doğalgazın toplam üretimini geçmesi bekleniyor.
Geçtiğimiz yıl, küresel yeni güneş ve rüzgar kapasitesinin yarısından fazlasının Çin’de konuşlandırıldığı belirtiliyor. Ayrıca, ulaşım, ısıtma ve sanayinin elektrifikasyonu ile birlikte gelişmiş ülkelerde elektrik talebinin 2 veya 3 katına çıkması öngörülüyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise artan refah düzeyi ve elektrifikasyon süreci, elektrik üretiminin 2050 yılına kadar 5 katına çıkmasına yol açabilir.
Güneş ve rüzgar enerjisi hızlı bir şekilde büyüse de, bu enerji kaynaklarının doğası gereği kesintili olmaları önemli bir sorun oluşturuyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için batarya temelli enerji depolama tesisleri ve pompaj depolamalı hidroelektrik santralleri gelecekte daha fazla yaygınlık kazanması bekleniyor. Güneşli ve rüzgarlı havalarda artan enerji arzı, mevcut kömür ve doğalgaz santrallerinin çalışma saatlerinin azalmasına ve bu santrallerin zarar etmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, kömür ve gaz santralleri, birçok analistin beklediğinden daha erken kapanabilir. Bu durum, güneş ve rüzgar enerjisine daha fazla alan açabilir.