Uzayda Eşi Görülmemiş Bir Keşif: Kuyruklu Gezegen WASP-69b
Astronomlar, uzayın derinliklerinde daha önce hiç karşılaşılmamış bir keşfe imza attılar: Bir gaz devi gezegen, yıldızının güçlü radyasyonu nedeniyle kuyruğu olan bir komet gibi davranıyor. WASP-69b adı verilen bu ilginç gezegen, yıldızına olan yakınlığı nedeniyle atmosferini kaybediyor ve uzaya yayılan bir kuyruk oluşturuyor. İşte detaylar…
WASP-69b: 580 Bin Kilometre Uzanıyor
Yapılan araştırmalar, Hawaii’deki KECK Gözlemevi’nde gerçekleştirilen detaylı gözlemlerle bu büyüleyici fenomeni ortaya çıkardı. WASP-69b’nin kuyruğu, Dünya ile Ay arasındaki mesafenin bir buçuk katı olan 580 bin kilometreye kadar uzanıyor. Ancak bilim insanları, gözlem süresi boyunca kuyruğun sonunu göremedikleri için bu yapının daha da uzun olabileceğini tahmin ediyorlar. Kuyruğun oluşumu, yıldızdan gelen yoğun radyasyonun gezegenin atmosferini “kaynatıp” uzaya doğru itmesi ile mümkün oluyor. Araştırmanın baş yazarı Dakotah Tyler, bu keşfi şu şekilde açıkladı: “Daha önceki araştırmalar ince bir kuyruğun varlığını, hatta hiç olmadığını öne sürüyordu. Ancak şimdi bu yapıyı kesin olarak tespit ettik ve bu yapının gezegenin kendisinden en az yedi kat daha uzun olduğunu gösterdik.”
Uzaydaki Yılbaşı Ağacı: Görkemli Fotoğraflar
NASA, uzayda yakaladığı yılbaşı kümesinin muhteşem fotoğraflarıyla görenleri adeta büyüledi. Bilim adamlarının gözlem süresi boyunca kuyruğun ucunu görememesi, kuyruklu gezegenin daha da uzayabileceği düşüncesini beraberinde getiriyor. Bu arada, kuyruklu gezegen her saniye yaklaşık 200.000 ton gaz (hidrojen ve helyum) kaybediyor. Ancak bu kaybın, WASP-69b’nin devasa kütlesi karşısında önemsiz olduğu aktarılıyor. Gezegen, Dünya’nın kütlesinin 90 katına sahip ve bugüne kadar yalnızca iki Dünya kütlesi kadar gaz kaybetmiş durumda. Bu nedenle, gezegenin yaşam süresi boyunca varlığını sürdüreceği öngörülüyor.
Araştırmacılar, yapılan keşfin “sıcak Jüpiterler” olarak bilinen büyük gaz devi gezegenlerin dinamiklerini anlamak için yeni bir pencere açtığını belirtiyorlar. NASA tarafından paylaşılan ve The Astrophysical Journal dergisinde yayımlanan araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.
Sizce bu tür keşifler neden bu kadar önemli? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmına yazabilirsiniz.