İnsanlığın uzaya olan merakı, yalnızca bilimsel ilerlemelerle değil, aynı zamanda büyük risklerle de bir arada gelmektedir. Uzay araştırmaları sırasında yaşanan kazalar, teknolojik eksiklikler ve insan hatalarının kesişiminde ölümcül sonuçlar doğurabilir. Aşağıda inceleyeceğimiz olayların her biri, uzay araştırmalarında daha güvenli bir geleceğin inşasına yönelik önemli dersler sunmaktadır.
Challenger Uzay Mekiği Faciası
28 Ocak 1986’da Challenger uzay mekiği, kalkışından yalnızca 73 saniye sonra bir yakıt sızıntısı nedeniyle patladı. Bu trajik olay, mekik içindeki 7 mürettebat üyesinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Patlama, mekiğin katı yakıt roketlerindeki O-ring contalarının düşük sıcaklıklar nedeniyle işlevini yitirmesinden kaynaklanmaktaydı. Olayın ardından, kabin büyük ölçüde sağlam kalmıştı ve mekik, fırlatma kulesinden 14.6 kilometre yükseğe kadar ulaşmıştı. Ancak iniş sırasında okyanusa çarptığında, mürettebatın ölümüne yol açtı. Otopsi raporları, bazı astronotların oksijen maskelerini takmaya çalıştığını göstermekteydi. NASA, bu facianın ardından güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve yönetim süreçlerindeki eksiklikler nedeniyle ciddi eleştirilerle karşılaştı. Challenger’ın katı yakıt roketlerini üreten mühendisler, düşük sıcaklıkların O-ring contalarının esnekliğini azaltabileceğine dair uyarılarda bulunmuşlardı, ancak bu uyarılar üst düzey yöneticiler tarafından dikkate alınmamıştı.
Nedelin Felaketi
24 Ekim 1960’ta Sovyetler Birliği’nin Baykonur Uzay Üssü’nde meydana gelen Nedelin Felaketi, uzay tarihinin en ölümcül kazalarından biri olarak kayıtlara geçti. Sovyetler, ABD ile süren Soğuk Savaş uzay yarışında avantaj sağlamak amacıyla R-16 kıtalararası balistik füzesini test etmekteydi. Zaman baskısı nedeniyle güvenlik prosedürleri göz ardı edildi ve test sırasında yakıt dolumu sırasında bir elektrik arızası meydana geldi. Bu arıza, ikinci aşama motorunun yanlışlıkla aktive olmasına neden oldu ve sonuç olarak dev bir patlama yaşandı. Rampada General Mitrofan Nedelin de dahil olmak üzere yüzlerce mühendis, teknisyen ve asker bulunuyordu. Patlama anında 120’den fazla kişi hayatını kaybetti. Olay, Sovyet hükümeti tarafından uzun süre gizli tutuldu ve resmi kayıtlarda ölümler yer almadı. Patlamanın ardından yakıtın toksik dumanları, kurtarma ekipleri için tehlikeli bir durum oluşturdu.
Apollo 13 Olayı
Apollo 13, 11 Nisan 1970 tarihinde Ay’a üçüncü insanlı iniş görevini gerçekleştirmek üzere fırlatıldı. Astronot James Lovell, Jack Swigert ve Fred Haise, Ay’a doğru yol alırken fırlatmadan yaklaşık 56 saat sonra hizmet modülündeki bir oksijen tankı patladı. Bu patlama, uzay aracının güç kaynağını büyük ölçüde etkiledi ve oksijen rezervlerini tehlikeye soktu. Astronotlar, patlama anında duydukları “Houston, bir problemimiz var.” mesajıyla durumu kontrol merkezine bildirdi. Görev aniden bir kurtarma operasyonuna dönüştü ve mürettebat, Ay modülünü acil bir yaşam destek sistemi olarak kullanmak zorunda kaldı. Ay’a iniş hedefini iptal eden ekip, uzay aracını Ay’ın etrafında döndürerek Dünya’ya dönüş rotasına yönlendirdi. Ancak astronotlar, sınırlı oksijen, enerji ve su kaynakları ile hayatta kalmaya çalışmak zorundaydılar. Görev kontrol merkezi, mürettebata enerji tasarrufu yapmaları ve karbondioksit seviyelerini düşürmek için doğaçlama çözümler geliştirmeleri talimatını verdi. 17 Nisan 1970’te Apollo 13, Pasifik Okyanusu’na güvenli bir şekilde indi ve mürettebat kurtarıldı.
İlk Uzay İstasyonu Salyut 1 Kazası
İlk uzay istasyonu Salyut 1’de 3 hafta geçiren 3 kişilik mürettebat, Dünya’ya dönerken atmosferik giriş öncesinde ventil problemleri ile karşılaştı. Kabindeki basınç hızla düştü ve o dönemde Soyuz kapsüllerinde uzay giysisi kullanılmaması nedeniyle astronotlar sadece birkaç saniye içinde bilinçlerini kaybetti. Kapsül dışarıdan sağlam göründüğü için, Dünya’ya inişin ardından içeride umut dolu bir ekip bekleniyordu fakat kapı açıldığında 3 kişinin cansız bedenleriyle karşılaşıldı. İlk incelemelerde ölüm nedeni anlaşılamadı, ancak detaylı araştırmalar ani basınç kaybının trajediye yol açtığını ortaya çıkardı. Bu olay, uzay araştırmalarında güvenlik protokollerinin köklü değişiklikler geçirmesine neden oldu; bundan sonraki tüm görevlerde uzay giysisi kullanımı zorunlu hale getirildi.
Columbia Faciası
1 Şubat 2003’te meydana gelen Columbia faciası, uzay mekiğinin 16 günlük bir bilimsel görevden dönüşü sırasında yaşandı. Uzay mekiği, atmosferin üst katmanlarına girdiği sırada parçalandı. Facianın sebebi, kalkış sırasında mekiğin yakıt tankından kopan bir yalıtım köpüğü parçasının kanatların kenarındaki ısı kalkanına çarpmasıydı. Bu trajik olayda uzay aracındaki 7 astronot da yaşamını yitirdi. Bu hadise, NASA’nın güvenlik protokollerine yönelik ciddi eleştirilerle sonuçlandı ve uzay mekiği programının 2 yıl boyunca askıya alınmasına neden oldu.
Bonus: Uzayda Mahsur Kalan Astronotlar
Geçtiğimiz yıl, NASA astronotları Butch Wilmore ve Sunita Williams, Boeing’in Starliner uzay aracıyla Uluslararası Uzay İstasyonu’na 8 günlük bir görev için gönderildi. Ancak Starliner’da tespit edilen teknik sorunlar nedeniyle dönüşleri sürekli ertelendi. NASA, astronotların dönüşü için SpaceX’in Crew Dragon uzay aracını kullanmayı planladı, fakat bu görevde de yaşanan gecikmeler dolayısıyla dönüş tarihi sürekli değişti. Son olarak, astronotların en erken Mart 2025’te Dünya’ya dönebileceği belirtildi.
Kaynaklar: Space, Russian Space Web, NASA
Daha fazla uzay içeriği: