Uzay İstasyonu ve Mikropların Önemi
Yani, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun daha fazla mikrobik çeşitliliğe ihtiyacı var. Bunun nedeni, astronotların daha sağlıklı olabilmeleri için mikropların önemli bir rol oynamasıdır. Peki, bu nasıl mümkün olacak?
Yerçekimi, uzayda bulunan astronotlar için birçok sağlık sorununu beraberinde getiriyor. Bu sorunlar arasında organ fonksiyonlarının bozulması, genel sağlık durumunun kötüleşmesi, kemik erimesi ve kas atrofisi gibi durumlar yer alıyor. Ayrıca, uzay koşulları, iltihaplanma ve cilt döküntüleri gibi bağışıklık sistemi bozukluklarına da yol açabiliyor. Son zamanlarda bilim insanları, bu sağlık sorunlarının büyük ölçüde Uluslararası Uzay İstasyonu’nun aşırı sterilizasyonu ile ilişkili olabileceği sonucuna vardılar. İlk bakışta şaşırtıcı gelebilir, ancak yapılan araştırmalar, daha fazla mikroba sahip olmanın, insan sağlığını olumlu yönde etkileyebileceğini gösteriyor.
Bu çalışma, uzay araştırmaları arasında belki de en kapsamlı olanlardan biri. Araştırma ekibi, yaklaşık beş farklı üniversiteden gelen uzmanlardan oluşuyor ve bu çalışma, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlarla iş birliği içinde yürütülüyor. Astronotların bu araştırmadaki katkıları oldukça önemli. Onlar, istasyondaki mikrop çeşitliliğini incelemek için 803 farklı yüzeyden sürüntü örneği alıyorlar. Bu örnekler üzerinden, hangi bakteri türlerinin ve kimyasalların bulunduğu belirleniyor.
Araştırmacılar, her numunede tespit edilen bakteri ve mikropların nerelerde bulunduğunu ve bu mikropların hangi şekillerde etkileşime girebileceğini gösteren 3 boyutlu haritalar oluşturuyorlar. Bu süreç, farkındalığın artmasına ve elde edilen sonuçların daha iyi anlaşılmasına olanak tanıyor.
İlk bulgular, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun Dünya’daki birçok ortama kıyasla daha az mikrop çeşitliliğine sahip olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılara göre, istasyondaki temizlik ürünlerinin ve dezenfektanların kimyasalları, her bir yüzeye yayılmakta ve böylece mikrop çeşitliliğini azaltmaktadır. Astronotlar, kendi deri hücreleri yoluyla da ortamda mikropları taşımaktadırlar. Farklı alanlar, farklı mikroplara ev sahipliği yapıyor. Örneğin, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki tuvaletler, daha çok idrar ve dışkı ile ilişkili mikroplar taşırken, yemek hazırlama ve yeme alanları ise yiyeceklerle ilgili mikroplar içermektedir. Ancak her durumda, bu mikrop toplulukları, Dünya’nın herhangi bir ortamına göre hem sayısal hem de çeşitlilik açısından yetersiz kalıyor. Ayrıca, istasyonun yüzeylerinde, doğal ortamda bulunan su ve toprak mikroplarıyla karşılaşılmadığı da tespit edilmiştir.
Çözüm oldukça basit görünmektedir. Bilim insanları, su ve toprakta bulunan mikropların, Uluslararası Uzay İstasyonu’na bir şekilde dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. Eğer bu entegrasyon sağlanabilirse, astronotlar, genel hijyen standartlarından ödün vermeden daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Sonuç olarak, hijyen elbette önemlidir; ancak aslında mikropların ve bakterilerin her bir çeşidine, makul düzeyde ihtiyacımız bulunmaktadır. Bir veya birkaç çeşidin eksikliği, insan sağlığını beklenmedik şekilde olumsuz etkileyebilir.
Kaynaklar: Science Alert, Universe Today
- Uzay kategorisinden ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: