Haberler
0

Sovyetler Birliği’nden DeepSeek’e: Uzay ve Teknoloji Yarışı

Sovyetler Birliği’nin Uzay Çağına İlk Adımı: Sputnik 1

Sovyetler Birliği, 4 Ekim 1957’de Dünya’nın ilk yapay uydusu olan Sputnik 1‘i alçak Dünya yörüngesine fırlatarak uzay araştırmaları tarihine damga vurdu. Bu olay, insanlığın uzay yolculuğundaki önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilirken, Batı’da büyük bir endişeye yol açtı. Zira başta Amerikalılar olmak üzere hiçbir devlet, Sovyetlerin böyle bir başarıya imza atmasını beklemiyordu. Sputnik, ABD’yi hazırlıksız yakalayarak ABD’nin rakiplerine karşı teknolojik üstünlüğünü kaybettiğini göstermişti. Bu durum, NASA’nın kuruluşunu ve Soğuk Savaş’ın atmosferinde gelişen Uzay Yarışı’nı tetikleyecekti.

Teknolojik Denge: DeepSeek ve Günümüzün Sputnik’i

Teknolojik Denge: DeepSeek ve Günümüzün Sputnik'i

Uzun yıllar boyunca, ABD ürünlerini taklit eden bir ülke olarak bilinen Çin, son zamanlarda çok daha fazlasını başarmaya başladı. Elektrikli araçlardan uzay mekiklerine, kuantum bilgisayarlardan savaş uçaklarına kadar birçok alanda ABD ile rekabet eder düzeye gelmesi dikkat çekici. Ancak bu değişimin tam anlamıyla fark edilmesi, DeepSeek adlı yapay zeka şirketinin ortaya çıkmasıyla gerçekleşti. ChatGPT gibi yapay zeka uygulamaları başlangıçta tamamen ABD’li şirketlerin egemenliğindeyken, DeepSeek, Batılı rakiplerinden çok daha sınırlı kaynaklarla, onların en güçlü yapay zeka programlarına denk veya bazı alanlarda daha üstün bir yapay zeka geliştirdi. Üstelik bunu tamamen ücretsiz ve açık kaynak kodlu bir şekilde dünyaya sundu.

DeepSeek’in piyasaya sürülmesi sonrası, yapay zeka ile bağlantılı ürün ve hizmetlerde fiyatlandırma avantajına sahip olabileceklerine inanan Amerikalı teknoloji şirketleri, artık bu rekabetin içindeyken, Çin’in sunduğu alternatiflerle bu durumun geçerli olmayacağını anladılar. Bu farkındalık, ABD borsasında trilyonlarca dolarlık bir kayba yol açarak yeni bir finansal kriz korkusunu da beraberinde getirdi.

Steve Bannon’un Uyarısı: Yeni Bir Sputnik Noktasına Erişmiş Olabiliriz

DeepSeek ile belirginleşen bu teknolojik denklik, siyasi arenada da önemli bir konu haline geldi. Donald Trump‘ın başkanlık seçimlerinde önemli rol oynamış olan politik stratejist ve yatırım bankacısı Steve Bannon, bir podcast’te DeepSeek’e referans vererek, dünyanın yeni bir Sputnik noktasına ulaşmış olabileceğini dile getirdi. Bannon gibi birçok figür, son günlerde bu Sputnik noktası vurgusunu sıklıkla yapmaya başladı. Bu gelişmeler yaşanırken, Çin’in Amerikan elçiliği de, ister ticaret savaşı, ister başka bir tür savaş olsun, her alanda ABD ile mücadele etmeye hazır olduklarını belirtti. Çin’in daha cesur açıklamalar yapabilmesi, yeni bir Sputnik dönemine girmiş olmanın bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Her Alanda Teknolojik Eşitlik: Kuantum Bilgisayarlar ve Savaş Uçakları

Her Alanda Teknolojik Eşitlik: Kuantum Bilgisayarlar ve Savaş Uçakları

ABD’nin endişelerinin yegâne kaynağı DeepSeek ve benzeri yapay zeka programları değil. Genel olarak, birçok alanda Çin ile ABD arasında bir teknolojik eşitlik kurulmaya başlandı. Örneğin, geçtiğimiz hafta Çin’de tanıtılan 105 qubit’lik yeni kuantum bilgisayar olan Zuchongzhi-3, hesaplamalarını Google’ın süper bilgisayarından bir milyon kat daha hızlı gerçekleştirdiği iddiasıyla dikkat çekti. Forbes, bu atılımın küresel kuantum bilgisayar yarışında dramatik bir tırmanış anlamına geldiğini belirtti.

Ayrıca, Çin kısa süre önce 6. nesil savaş uçağı geliştirdiğini duyurdu. Bu uçak hakkında detaylar sınırlı olsa da, uzayda operasyon yapabilme kapasitesine sahip olduğu söyleniyor. ABD’nin Next Generation Air Dominance (NGAD) programıyla paralel olarak böyle bir projenin ortaya çıkması, Çin’in bu alanda da ABD ile rekabet etmeye hazır olduğunu gösteriyor.

Öte yandan, 1960’larda ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Uzay Yarışı’nın benzerinin, bugün ABD ile Çin arasında yaşanmakta olduğu görülüyor. ABD, SpaceX liderliğinde Mars’a gitme planları yaparken, Çin de Kızıl Gezegen’e ilk adımı atmak için kendi Mars projesini hızlandırıyor. Hatta Tianwen-3 görevini, Mars’tan örnekleri Dünya’ya getirmek için kısa süre içinde gerçekleştirecek şekilde 2028 yılına çekti.

ABD’nin Yanıtı: Yatırımları Artırmak

Tüm bunlar gelecekte ne anlama geliyor? Sputnik krizi sonrası yaşananlar, bu konuda önemli bir örnek sunuyor. Sputnik-1’in fırlatılmasıyla birlikte teknolojik üstünlüğünü kaybeden ABD, sonraki yıllarda hem uzay programına hem de teknoloji alanına yaptığı yatırımları önemli ölçüde artırdı. NASA’nın kurulması ve Uzay Yarışı’nın başlaması da bu gelişmeyle tetiklendi.

Bu nedenle, benzer bir durumun tekrar ortaya çıkması halinde, ABD’nin benzer tepkileri vermesi muhtemel. Bunun ilk işaretlerini ise Donald Trump’ın göreve geldikten sonra duyurduğu 500 milyar dolarlık Stargate projesi gibi girişimlerle görmekteyiz. Devlet destekli OpenAI, Oracle ve SoftBank, bu yatırımlarla ABD’nin yapay zeka altyapısını güçlendireceğini duyurdu. Trump, ayrıca, Amerikan şirketlerini desteklemek amacıyla yurt dışından gelen ürünlere gümrük vergisi uygulama kararı aldı. Beyaz Saray’dan gelen açıklamalar, Amerikalı şirketleri desteklemek ve teknolojik üstünlüğü geri kazanmak için benzer adımların atılabileceğini gösteriyor. Ancak bunun yeterli olup olmayacağını zaman gösterecek.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

Sponsor
Yazılar