Bu yazımda nanoselülozün ne olduğuna, özelliklerine ve kullanım alanlarına değineceğim. Öncelikle nanoselüloz kelimesini parçalara ayırıp, inceleyelim. Nanoselüloz kelimesi nano ve selüloz kelimelerinden oluşmaktadır. Nano, Yunanca “cüce” demektir. Nano ile tanımlanan ifadeler, herhangi bir ölçünün milyarda birini gösterir. Örneğin; nanometre, metrenin milyarda birini (1nm =1/1000000000 m) ifade etmektedir. Selüloz ise bitkilerde göze yapısının temel bileşenini oluşturan, yapay ipek, patlayıcı madde ve kâğıt yapımında kullanılan bir karbonhidrat çeşididir. Çoğumuz, birbirinden tamamen farklı olan bu iki malzemeyi bir arada görmemiştir diye düşünüyorum. Nanoselüloz ifadesini duyma ihtimalimiz son zamanlarda epey artmış durumda. Bu artışın temel sebeplerini sayacak olursak, daha çevreci bir toplum anlayışına bürünmemiz ve nanoteknoloji etrafında gelişen bilimin hayatlarımıza girmiş olması. Nanoselüloz için giriş niteliği taşıyan metnimizi okuduğumuza göre nanoselüloz nedir? sorusuna cevap aramaya geçebiliriz.
Selüloz, doğada en çok bulunan doğal polimerdir. Nanoselüloz ise selülozun nano yapıdaki şekli demektir (nano kelimesini bir önceki paragrafta açıklamıştık). Homo sapienslerin yaşadığı dönemlerden, günümüz modern insanların yaşadığı döneme kadar, insanlar sürekli doğaya zarar vermiş ve vermeye de devam ediyor. Evet doğaya büyük zararlar vermiş olabiliriz ama son zamanlarda toplumların bu konuda bilinçlendiğini görebiliyoruz. Bu bilinçlenmeyle ve nanoteknolojinin hayatımıza girmesiyle beraber nanoselüloz adını daha sık duyar olduk. Nanoselülozlar üzerine birtakım araştırmalar yapan bilim insanlarının açıklamalarına göre, ağaç ve bitkilerdeki selülozun, çeliğin dayanıklılık ve mukavemet değerlerine sahip olduğu anlaşılmıştır. Çelik gibi bir malzemenin dayanıklılık değerlerine ulaşması ve doğadan parolasıyla gelmesi, bu malzemeyi çok önemli kılmaktadır. Peki nanoselülozun, bu kadar önemli olmasına vesile olan nedir? gibi birtakım sorular kulağıma ilişiyor. Gelin hep beraber bu sorulara yanıt arayalım.
Herhangi bir malzemeyi öne çıkaracak birçok özelliği bünyesinde barındıran nanoselülozlar nasıl üretilir? Şimdi de buna cevap arayalım.
Nanoselülozlar; Odun, şeker pancarı, patates, kenevir ve ketenden elde edilen odun hamurunun mekanik bir işlemle parçalanması sonucunda elde edilmektedir. Nanoselülozun elde edilmesinde en önemli selüloz kaynağı olarak odun kullanılmasına rağmen mısır, şeker kamışı, buğday, pirinç, patates, arpa, havuç, bambu, ananas ve muz gibi bitkilerin yan ürünleri de doğal lif kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Bir malzemenin üretimi zor ise hiçbir firma yüksek kâr oranı getirmediği takdirde bu malzemeye yanaşmaz. Nanoselüloz ismini, son zamanlarda daha sık duymamızın diğer bir nedeni de nanoselüloz üretiminin eskiye nazaran daha kolay ve ucuz olmasıdır. Bu kolaylık ve ucuzluk ise çeşitli kimyasal ön işlemlerin geliştirilmesiyle mümkün oldu.
Nanoselülozların kullanıldığı alanların dışında birçok potansiyel uygulama alanı da bulunmaktadır. Nanoselülozların potansiyel uygulama alanlarını, keşfedilmeyi bekleyen altın madenlerine benzetebiliriz.
Selüloz ile aynı topraklarda binlerce yıl yaşamışız. Evi olan doğayı, yabancı olduğu birçok atıkla doldurmuşuz. Şimdi de büyük zararlar verdiğimiz doğanın çocuklarından biri olan selülozu alıp, daha çevreci ürünler üretmeye çalışıyoruz. Peki ne yapıyoruz biz, doğayı mı koruyoruz? Hiç sanmıyorum…
Türkiye'nin Hızlandırıcı ve Işınım Laboratuvarı (TARLA), sonunda süper iletken elektron hızlandırıcısını aktif hale getirdi. Bu…
Bisiklet fren sistemlerinin tarihsel gelişimi, teknoloji ve tasarım yeniliklerinin bir özeti gibi düşünülebilir. İlk bisikletlerde,…
Çin merkezli MingYang, rüzgar enerjisi sektöründeki liderliğini göstermeye devam ediyor. Firma, son zamanlarda dünyanın en…
Sodyum, lityuma kıyasla daha bol miktarda bulunmasıyla dikkat çekiyor ve batarya teknolojileri bu potansiyeli keşfetmek…
Giysilerimizin yıkandığında boyutlarının küçülmesi, genellikle üzücü bir deneyim olabilir. Ancak tüm giysileri, etiketlerinde belirtilen bakım…
Avusturya'nın Linz şehrinde bulunan Johannes Kepler Üniversitesi'nden araştırmacılar, avuç içi boyutlarındaki dronelara ultra ince ve…