Havacılık uzmanları, dünyadaki her ticari uçağa, yılda en az bir kez yıldırımın çarptığını tahmin ediyor. Yıldırımdan kaçınmak için, uçuşlar genellikle gökyüzünün fırtınalı bölgelerinde yeniden yönlendirilerek uzaklaştırılır. MIT mühendisleri bir uçağın yıldırım riskini azaltmak için yeni bir yol önermektedir. Bir uçağı elektriksel olarak şarj ederek koruyacak yerleşik bir sistem üzerine çalışılmaktadır. Ekip, bir uçak doğru seviyeye kadar şarj edildiğinde, ışığın çarpma olasılığının önemli ölçüde azaltılabileceğini söylemektedir.
Araştırmacılar, bir uçağı geçici olarak daha yüksek oranda şarj edilmiş pozitif ucu sönümlemek için negatif bir düzeye şarj etmeyi önermektedir. Böylece bu sonucun kritik bir seviyeye ulaşmasını ve bir yıldırım çarpmasını başlatmasını engellemektedir.
Araştırmacılar, böyle bir yöntemin en azından kavramsal olarak işe yarayacağını modelleme yoluyla göstermişlerdir. Sonuçlarını Amerikan Havacılık ve Uzay Bilimleri Enstitüsü’nde rapor etmişlerdir.
Sensörler, çevredeki elektrik alanını muhtemel yıldırım oluşumunun belirtileri için izleyecek, bu da aktüatörlerin uçağı uygun yönde şarj etmek için bir akım yayacaktır. Araştırmacılar böyle bir şarjın standart bir ampul için daha düşük güç seviyeleri gerektirdiğini söylüyorlar.
MIT’nin Havacılık ve Uzay Bilimleri Bölümü başkanı ve H.N. Havacılık ve Uzay Bilimleri Bölümü mezunu yazarı Jaime Peraire, “Uçağı mümkün olduğunca yıldırım gibi görünmez kılmaya çalışıyoruz” diyor. “Bu teknolojik çözümün yanı sıra, sürecin arkasındaki fiziği modellemek için çalışıyoruz.
Bir uçağın kabini herhangi bir harici elektriksel aktiviteye karşı iyi bir şekilde yalıtılmış olduğundan, yıldırımın kendisi bir uçağın içindeki yolculara çok az tehlike teşkil etmektedir. Çoğu durumda, yolcular sadece parlak bir flaş görebilir veya yüksek sesli bir patlama duyabilirler. Karbon fiber gibi metalik olmayan kompozit yapılardan kısmen yapılan yeni uçaklar, eski, tamamen metal karşılığı olanlarla karşılaştırıldığında, yıldırımla ilgili hasarlara karşı daha savunmasız olabilir. Bunun nedeni, şarjın kötü iletken paneller üzerinde birikmesi ve panelden panele potansiyel farklılıklar yaratmasıdır. Bu da bir panelin belirli bölümlerinin kıvılcımlanmasına neden olabilir. Standart bir koruyucu olarak, uçağın dışını hafif metalik bir ağ ile kaplanmaktadır.
Yüksek lisans öğrencisi Theodore Mouratidis, MIT’nin Wright Brothers Wind Tunnel’inde, basit ve metalik bir alanda şarjın uygulanabilirliğini test eden ön deneyler yapıyor. Araştırmacılar ayrıca deneyleri daha gerçekçi ortamlarda gerçekleştirmeyi umuyorlar, örneğin gök gürültülü fırtınalarda uçakla uçmak gibi.
Fırtına bulutları, atmosferdeki elektrik alanının yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Eğer uçak fırtına bulutlarının olduğu bir alana uçarsa, uçağı şarj edip gerçek zamanda uyum sağlayabilecek bir duruma getirmek gerekmektedir. Bu da ölçülebilir ve algılanabilinir bir durumdur. Çalışmalar devam etmektedir.
Bisiklet fren sistemlerinin tarihsel gelişimi, teknoloji ve tasarım yeniliklerinin bir özeti gibi düşünülebilir. İlk bisikletlerde,…
Çin merkezli MingYang, rüzgar enerjisi sektöründeki liderliğini göstermeye devam ediyor. Firma, son zamanlarda dünyanın en…
Sodyum, lityuma kıyasla daha bol miktarda bulunmasıyla dikkat çekiyor ve batarya teknolojileri bu potansiyeli keşfetmek…
Giysilerimizin yıkandığında boyutlarının küçülmesi, genellikle üzücü bir deneyim olabilir. Ancak tüm giysileri, etiketlerinde belirtilen bakım…
Avusturya'nın Linz şehrinde bulunan Johannes Kepler Üniversitesi'nden araştırmacılar, avuç içi boyutlarındaki dronelara ultra ince ve…
Güney Kore'nin Pohang Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden bir ekip, su altında ilerleyebilen ve gerektiğinde dibe…