Türkiye Rüzgar Enerjisi’nde Avrupa Dördüncüsü

Wind Farm manşet

Wind Farm manşet

Türkiye rüzgar enerjisinde 2017 yılının ilk yarısında (ocak-haziran) devreye aldığı 377 megavat kurulu kapasiteyle Avrupa’da dördüncü sırada yer aldı.

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği WindEurope tarafından açıklanan rakamlara göre, 2017 yılının ilk yarısında Avrupa’da yaklaşık 6 bin 500 megavat rüzgar enerjisi sisteme dahil edildi.

Almanya  bu dönemde Avrupa’da 2 bin 200 megavat’lık kapasiteyi işletmeye dahil ederek ilk sırada yer aldı. Açıklamada,“Avrupa’da bin 200 megavatla İngiltere ikinci ve 492 megavatla Fransa üçüncü oldu.” ifadeleri kullanıldı. Türkiye ise 2017 yılının ilk yarısında sisteme dahil ettiği 377 megavatlık kapasiteyle kurulu güç bakımından Avrupa’da dördüncü sırada yer aldı.

Söz konusu dönemde deniz üzerindeki (offshore) santrallerinde ise toplam bin 300 megavat kapasitenin devreye alındığı vurgulandı. Deniz üzerinde Almanya 641 megavat, İngiltere 518 megavat, Belçika 165 megavat ve Finlandiya 21 megavatlık kapasite işletmeye aldı.

WindEurope’un Rüzgar Enerjisi raporunda açıkladığı, Avrupa’da işletmeye alının kapasite tablosu

WindEurope’un Rüzgar Enerjisi raporunda açıkladığı, Avrupa’da işletmeye alının kapasite tablosu

Avrupa’da Rüzgar Yatırımları Azaldı

Rüzgar yatırımlarının yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre 5,7 milyar € azalarak 8,3 milyar €’ya gerilediği kaydedilen açıklamada, bu dönemde 2,9 milyar € onshore ve 5,4 milyar € da offshore santrallerine yatırım yapıldığı bildirildi.

WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu’da ilk 6 aylık raporu değerlendirerek, şunları söyledi:

“Rüzgar kapasitesi işletmelerinde iyi bir yıl izliyoruz ancak büyüme kısıtlı bir pazar tarafından sağlanıyor. Bu yıl şimdiye kadar AB üyesi olan ülkelerden 10’a yakını henüz tek bir MW’lık kurulum gerçekleştirmediler. Kara rüzgarlarında, İngiltere’nin Yenilenebilir Yükümlülük Projesinin sona ermesi; piyasanın Almanya, İspanya ve Fransa’da daha da yoğunlaşmasına yol açacaktır. Denizde ise finansal faaliyetler seviyesinin yüksek olması bir endişe kaynağıdır. Bu nedenle bir kaç yıl daha deniz üzerinde düşük kapasiteli kurulumlar görülecektir. Endüstrinin mevcut maliyet düşürme eğilimini sürdürebilmesi için, 2020 sonrası dönemdeki talep hacmi konusunda netliğe ihtiyaç duyuluyor.

Üye Devletler, 2030 yılına kadar geçerliliği olan Ulusal Enerji ve İklim Planları doğrultusunda mümkün olan en kısa sürede bu alanda öne çıkmalıdır. Avrupa Komisyonu tarafından önerilen üç yıllık açık artırma programıyla birlikte, ulusal planlar rüzgar enerjisi tedarik zincirine şiddetle ihtiyaç duyulmasını sağlayacaktır.”