Ooid, tipik olarak, konsantrik tabakaların bir korteksi tarafından kapsüllenmiş bir çekirdek ile karakterize edilen küresel sediment tanecikleridir (bakınız Şekil 1). Bazı durumlarda, kırılgan bir tane veya kabuk parçacığında çekirdeklenirler. Fakat düzensiz şekilli bir çekirdeğin miras bıraktığı herhangi bir pürüzlülük, küresel bir şekle gelene kadar ardışık korteks tabakaları ile yumuşatılır. Antik çağlardan beri bilinmekle birlikte, kökeni için evrensel olarak kabul edilmiş bir açıklama yoktur.
Oolitik kireç taşı olarak bilinen malzeme, dünyada popüler bir yapı malzemesidir. Ooid’ler kalsiyum karbonatla (kalsit veya aragonit) kaplanmış taneciklerdir. “Genelde çapları 2 mm’den azdır.” Çekirdekleri küçük bir kavkı kırıntısı veya bir kuvars taneciğinden oluşur. Kalsiyum karbonat kaplamasının iç yapısı konsantrik veya radyal olabilir. Ooidlerden oluşan karbonat kayalarına da Oolit adı verilir.
Oolitik kireç taşlarının farklı türleri, tüm jeolojik dönemlerde oluşmuştur. Birleşik Devletler, Birleşik Krallık, Almanya, Bahamalar, Çin ve Batı Avustralya’daki Shark Körfezi’nde yoğun olmak üzere dünyanın dört bir yanında bulunmuştur.
Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) liderliğindeki yeni bir araştırma Pentagon ve Empire State‘in bazı yapı taşlarının 340 milyon yıl önce yaşayan mikroplar tarafından yapıldığını keşfetti. Ancak asıl önemli keşif ooidlerin bugüne kadar kabul görmüş boyutları ile ilgili yapıldı.
ABD’de Indiana’da bulunan Mississippian oolit, Virginia’daki Pentagon ve New York’taki Empire State binasının bir bölümünü inşa etmek için kullanıldı. İngiltere’deki Jura oolitleri ise, Buckingham Sarayı ve Bath Şehri ile İngiliz Müzesi ve St Paul Katedrali’ni inşa etmek için kullanıldı.
Yeni araştırma ile biyofilmin ooidlerin büyümesine etkisi incelendi
Bu güne kadar laboratuvarlarda ooidlerin sentezlenmesine yönelik girişimler hep başarısız olmuştu. Günümüzde tahmin edilen ooid oluşum modelleri, genellikle yuvarlanma veya ajitasyonun etkilerini vurguluyor. Bu araştırmada ooid oluşumunun; Cenevre Gölü’nden çıkan ooid üzerinde yapılan araştırma sonuçları ve Brehm, Krumbein ve Palinska’nın deneyleri ve analizleri ile önerilen yöntemle mineralize edilen biyofilm ile küresel bir yüzeyin kolonileştirilmesiyle başlatılabileceği alternatif olasılığı incelenmiş.
“Matematiksel modelimiz katmanların konsantrik birikimini açıklıyor ve sınırlı ooid boyutlarını öngörüyor.” – Prof. Murray Batchelor
Son yıllardaki araştırmalar, fototrofik, heterotrofik, aerobik ve anaerobik mikropların modern ooidlerle ilişkili olduğunu ve potansiyel olarak mineralleşmelerine yardımcı olduklarını göstermektedir. Araştırma ekibi bu kavramı, biyofilmin ooidlerin büyümesi üzerindeki etkisini incelemek için matematiksel bir modele dönüştürmüş. Bu model, 1972’de geliştirilen Avensel beyin tümörleri modelinin altında yatan ilkelerden esinlenmiştir. Model, bir biyofilm içerisindeki mikrobik organizmaların etkisinde kaldığı ilk organomineralizasyonunu varsayar. Bir merkez çekirdek, konsantrik konsantrasyonlarda laminasyon ve sınırlayıcı boyut özelliklerini yakalar. Büyüme halkalarının sıralı genişlik değişimi, biyomikrosferlerden üretilen deneysel olarak yetiştirilmiş ooidlerde gözlemlenenlerle doğrudan karşılaştırılabilir.
Batchelor, araştırma bulgularının geçmiş iklim değişikliği etkilerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabileceğini söyledi. Ayrıca araştırma sonucunda elde edilen önemli bulgulardan biri de; ooidlerin boyutlarının 2 mm ile sınırlı olmadığı ve çok daha büyük boyutlara ulaşılabileceğidir.
Yorumlar