Nükleer Denemeler Nasıl Tespit Ediliyor?

nükleer-deneme

Nükleer silah denemeleri yeraltında, atmosferde ve suyun altında gerçekleştirilebilir. İlk nükleer bomba denemesi 16 Temmuz 1945’te patlatılan 20 kilotonluk Trinity isimli atom bombasıydı. 1945-1996 yılları arasında 2000’den fazla nükleer silah denemesi gerçekleştirildi. Bu denemelerden yaklaşık %50’si ABD’ye, %35’i Rusya’ya, %10’u ise Fransa’ya ait.

Atmosferde ve suyun altında gerçekleştirilen nükleer silah denemeleri, açığa çıkan nükleer atıkların zararlı etkileri nedeniyle 1063 yılında yasaklandı. Bu güne kadarki nükleer silah denemelerinin yaklaşık %75’ini oluşturan yeraltı denemeleri ise nükleer atıkların yerin yüzeyine ulaşması durumunda oluşturduğu tehlike nedeniyle 1996’da engellendi. Ancak dünya üzerinde yapılacak nükleer denemeleri kim tarafından, hangi amaçla ve hangi ortamda gerçekleştirildiğine bakılmaksızın yasaklayan Nükleer Denemelerin Yasaklanması Antlaşması, nükleer teknolojiye sahip ülkelerin tamamı tarafından imzalanmadığı için henüz yürürlüğe girmedi.

Günümüzde gerçekleştirilen nükleer denemelerin takibi ise Uluslararası Görüntüleme Sistemi tarafından yapılıyor. Bu amaçla kullanılan teknolojilerden biri sismik görüntüleme yöntemi. Bu yöntemde nükleer silah denemeleri sırasında açığa çıkan enerji nedeniyle yeraltında oluşan sismik dalgalar tespit ediliyor. Bu ölçümler dünya genelinde kurulu 150’den fazla istasyonda yapılıyor.

Tespit edilen sismik dalgaların kaynağının nükleer denemeler olup olmadığını belirleyebilmek için dalgaların özellikleri inceleniyor. Sismik dalgaların farklı türleri vardır. Ortaya çıkan bu dalga türlerinin güçleri ve yoğunluk oranları kaynağına bağlı olarak değişir. Bu farklılıklardan yararlanarak sismik dalgaların kaynağı belirlenebilir.

Nükleer denemelerin takibinde kullanılan diğer bir yöntem suda yayılan ses dalgalarının ölçülmesidir. Ses dalgaları suda uzun mesafeler boyunca yayılabildiği için, suyun altında ve atmosferin okyanuslara yakın alt katmanlarında yapılan nükleer denemeler bu yöntemle belirlenebilir. Bütün depremlerin yaklaşık %70’i suyun altında gerçekleşse de depremler sualtında güçlü ses dalgaları oluşturmaz.

Nükleer denemelerin tespitinde kullanılan yöntemlerden biri de insanların algılayabileceğinden çok daha düşük frekanslardaki ses dalgalarının ölçülmesidir. Bu frekanslardaki ses dalgaları, atmosferdeki parçacıklarla daha az etkileştiği için, havada daha uzun mesafeler boyunca ilerleyebilir. Bu nedenle atmosferde gerçekleştirilen nükleer denemelerin tespitinde kullanılabilirler.

Zincirleme çekirdek tepkimeleri sonucu oluşan radyoaktif maddeler nükleer denemelerin tespitinde sıkça kullanılır. Katı ya da gaz halde bulunabilen bu maddeler atmosferde çok uzak mesafeler boyunca taşınabilir. Çok derinlerde gerçekleştirilmeyen yeraltı ve sualtı denemeleri de bu yöntemle tespit edilebilir.

Yerin ve suyun altında gerçekleştirilen ancak radyoaktif maddelerin yerin yüzeyine ulaşmadığı nükleer denemelerin tespitinde patlama sonucu açığa çıkan soygazlar kullanılır. Soygazlar yeraltındaki kayaçlarla etkileşmediği için yerin yüzeyine ulaşabilir ve patlama bölgesinden binlerce kilometre uzakta bile tespit edilebilirler.

Kaynak: Bilim ve Teknik Dergisi