Madencilik ve Metalurji Tarihi (1989)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından başlayan eğitim seferberliği sayesinde ülkemiz çok değerli bilim insanları yetiştirmiştir. Gazi Paşa’nın 2 Nisan 1923 tarihinde Kütahya’da öğretmenlere yaptığı bir konuşmada dediği gibi:

“Bir millet ilim, anlayış ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin devamlı sonuçlar vermesi ancak irfan (bilmek, anlamak) ordusuyla geçerlidir. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun kazançları ölüdür. Milletimizi gerçek mutluluğa ve kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak ve milletimize sağlam ve verimli bir gelecek vermek istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bin an önce büyük, mükemmel, nurlu bir bilgi, anlayış ordusuna sahip olmak zorunda olduğumuzu inkâr edemeyiz.” (www.atam.gov.tr, 2019)

Açıkça görülmektedir ki, bu kalkınma hareketinin merkezinde bilim vardı. Bu sebeple bilimin desteklenmesi ve uzman insanlar yetiştirilmesi için defaatle çalışmalar yapılmıştır.

Takvimler 1933’ü gösterdiğinde Gazi Paşa Ankara Erkek Lisesi (Atatürk Lisesi) mezuniyet sınavına gitmek istemişti. Gerisini Gazi Paşa’nın en yakın arkadaşlarından Kılıç Ali’nin hatıralarından dinleyelim:

“1933 yılıydı. Sıcak bir haziran günü Atatürk, Ankara Erkek Lisesi’nin tarih sınavında bulunmak istedi. Yanında Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, ben, Nuri Conker ve başyaverleri olduğu halde öğleye doğru Erkek Lisesi’ne gittik. Prof. Afet İnan Hanım da yanımızdaydı. Atatürk, doğruca sınav salonuna girdi; bir öğrenciye sorular sordu. Çocuğun harita üzerinde yaptığı açıklamalardan Atatürk çok memnun oldu. Sonra coğrafyaya geçildi. Atatürk çocuğa dedi ki, “Sana bir soru Aydın. Sana kalsa Sakarya’yı nereye akıtırsın?” Atatürk, öğrenci Aydın’ın verdiği yanıttan yine memnun oldu.

– Aferin Aydın. Sen ne olmak istiyorsun?

– Su mühendisi Paşam, dedi Aydın.

Atatürk, “Herkes su mühendisi olabilir. Seni tarihçi yapalım, ne dersin?” Aydın, “Ailece karar verdik; anne ve babamın onayını almam gerekir Paşam!” Çocuğun bu cevabı Atatürk’ün çok hoşuna gitti, “Bravo Aydın! Onlarla görüş, benim teklifimi de söyle, sonra gel Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’e kararını bildir.” Aydın salondan çıkınca Atatürk, Reşit Galip’e döndü: “Bravo çocuğa. Bu çocuğu takip edelim” dedi. (…) Reşit Galip Bey, takdirname ile ödüllendireceğini söyleyince, Atatürk şöyle dedi: “‘Takdirnameden ne çıkar! Daha başka şeyler yapmalı, yurtdışına öğrenime gönderilmeli. Amerika’ya gönderip çocuğun çalışmasına bir değer verelim’. O gece Dışişleri Bakanlığı’nın Ankara Palas’ta balosu vardı. Balo kendilerine hatırlatıldığı halde Atatürk, öğrencilerin arasında kalmayı tercih etti…” (dusunbil.com, 2019)

Daha sonra Aydın Sayılı yurtdışı okullarına giriş sınavını kazandı ve Harvard yolunu tuttu. Orada bilim tarihini ekol haline getiren George Sarton’un yanında eğitimini tamamladı ve doktorasını aldı. Bu doktora Dünya’da ilk bilim tarihi alanında verilmiş doktoradır. Bugün 5 liranın arkasında fotoğrafı bulunan bu bilim insanımız gezegenin ilk doktoralı bilim insanıdır. Kanımca bu durum cumhuriyetin eğitim seferberliğinin en güzel sonuçlarından birisidir. Mühendis olmak isteyen bir insanın tarihe ilgisinin olması ayrı olarak beni çok memnun etmiş ve Aydın Sayılı rol modellerimden birisi olmuştur.

Bu arada Kılıç Ali’nin eşi Füreya Koral’ın meşhur bir seramik sanatçısı olduğunu yazmadan geçemeyeceğim. Cumhuriyetin sanata verdiği önemin ve onu bilim ile buluşturmasının muhteşem oluşunun yanında kadınlarımızın bu alanlarda görev alması bilhassa muhteşemdir.

Cumhuriyetimizin bilim tarihi alanındaki isimleri Aydın Sayılı’dan itibaren katlanarak artmıştır ve Dünya çapında çok değerli insanlar yetiştirmiştir. Yakın zamanda kaybettiğimiz büyük oryantalist Fuat Sezgin hocamız bunun en büyük örneklerinden birisidir.

Metalurji tarihi alanında cumhuriyetimiz başarılı adımları endüstriyel olarak atarken akademik alanda da bilim insanları yetiştirmeyi ihmal etmemiştir. Haldun Nüzhet Terem ile metalurji dersleri okutulmaya başlanmıştır.

Johann Wolfgang von Goethe’nin dediği gibi:

“Bilim tarihi bilimin ta kendisidir.”

Bu kapsamda düşünülürse metalurji eğitiminin verilmesinin yanında bilimin tarihinin de yazılması ehemmiyetlidir. Bu sebeple başlangıçta kimya tarihçelerinde yerini alan malzemelerin ve metalurjinin tarihini ayrı olarak ele alan ilk kitabı sizlerle paylaşmaktan mutluluk ve gurur duymaktayım.

Madencilik ve Metalurji Tarihi

1989 senesinde Prof. Dr. Zeki TEZ tarafından yazılan “Madencilik ve Metalurji Tarihi” Kitapsaray Yayınları tarafından basılmıştır. O zaman Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü bünyesinde görev yapan Prof. Dr. Zeki TEZ daha öncesinde “Doğabilimsel ve Teknik Araştırma Yöntemleri (1984)” ve “Kimya Tarihi (1986)” kitaplarını yazmıştır. (TEZ, 1989)

Prof. Dr. Zeki TEZ (www.biyografya.com, 2019)

1948 doğumlu olan Prof. Dr. Zeki TEZ ilk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlamıştır. Ardından, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümünden 1971 senesinde kimya yüksek mühendisi olarak mezun olmuştur. Aynı yıl aynı üniversitede Fizikokimya Kürsüsünde asistan olarak göreve başlamıştır. 1978-1979 tarihleri arasında DAAD çerçevesinde Almanya’da araştırma yapmıştır. Doçentlik çalışmasını 1982 senesinde tamamlayarak Dicle Üniversitesine atanmıştır. 1989 senesinde profesör olmuştur. Birçok sefer Almanya’ya araştırma yapmaya gitmiştir. 2002 senesinde Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’ne atanmıştır ve halen bu kurumda görev yapmaktadır. (www.biyografya.com, 2019)

Madencilik ve Metalurji Tarihi (1989)

Kitap ilk çağda metaller ile başlamaktadır. Ardından, orta çağda ve 16.YY’ın ilk yarısında metaller anlatılır. Sonraki kısımda erken yeni çağ anlatılır. Takiben, sanayi devrimi ele alınmıştır. Son olarak, günümüzde metaller kısmı yer alır.

Kitabın madenciliğin tarihsel gelişimini ve metalurjinin doğuşununu ve madenlerle olan alakasını aktarış tarzı kanımca etkileyicidir. Tarihsel kronolojide önemli “medeniyetlerin” metalurji ve madencilik alanındaki gelişmeleri, yöntemleri ve uygulama alanları incelenmiştir. Bazı medeniyetlerin metalurjiye gerekli önemi vermediği için nasıl çöküş yaşadıkları açıkça izah edilmiştir. Çin ilk çağda metalurji alanında önde olmasına karşın artan bürokrasinin keşifleri engellemesi ve Çin’in kendi başına bir dünya olduğunu sanması sebebiyle dış gelişmeleri takip etmemesi o zamanki çöküşünün sebebi olmuştur. Bilim tarihi tam da bu noktada devreye girmektedir. Açıkça görülür ki, bilimin ve serbest düşüncenin baskılanması ve çağın takip edilmemesi bir “medeniyetin” sonu olmuştur. Bilim tarihi bilimin ilerleyişini açıklarken aynı zamanda birçok sosyal ve siyasi olaylarında sonuçlarını gözler önüne serer.

Tarihsel gelişimde madenciliği ve metalurjiyi etkileyen alanlar ve bu alanlardaki önemli bilim insanları da aktarılmıştır.

Madencilik, Metalurji ve Mineralojinin Çileli Tarihi (2012)

2012 senesinde ise Prof. Dr. Zeki TEZ “Madencilik, Metalurji ve Mineralojinin Çileli Tarihi” kitabını yayınlamıştır. Doruk Yayınlarından çıkan bu kitap 1989’daki ilk kitabın geliştirilmiş halidir. Madencilik, metalurji ve mineralojinin gelişimini inceleyen bu eser de ardından kesinlikle okunmalıdır.

Fikrimce, bu kitaplar metalurji ve madencilik alanında eğitim görenlerin veya merakı olanların kesinlikle okuması gereken bir kitaplardır. Okuması gayet keyiflidir ve dili çok akıcıdır. Özellikle bilim tarihinde dünya çapında isimlerin yetiştiği memleketimizde bu ekolü devam ettirmek için en azından eserlerimize sahip çıkmalıyız. Bugünlerde abuk kitapların piyasayı esir aldığını ve değerli kitapların sahaflarda çürüdüğünü görmek beni çok üzüyor. Bu kitapları kütüphanenize koymanız kesinlikle kütüphane kalitenizi arttıracaktır.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Zeki TEZ hocamıza hem bu çalışmalarından hem de yazdığı diğer bilim tarihi eserlerinden dolayı şükranlarımı sunarım. Bilim tarihi eserlerini okumak her zaman beni heyecanlandırmıştır. Bunun sebebi hem tarihin hem de bilimin aynı kitaplara sığmasıdır. Bir etkisi de bilim tarihi yazımının bizim memleketimizde gelişiminin çok hoşuma gitmesidir. Bireysel merakların ürünü olan bu kitaplar çok değerli eserlerdir. Tabi ki benim bu kitaplar hakkında değerlendirmelerde bulunmam haddime değildir. Ben sadece çok beğendiğim bu eserleri ve heyecanımı siz değerli okuyucularımızla paylaşmayı seviyorum. Herkese iyi okumalar diliyorum.

Kaynakça

dusunbil.com. (2019). https://dusunbil.com/bir-anisiyla-yasami-degisen-buyuk-beyin-aydin-sayili/ adresinden alındı

TEZ, P. D. (1989). Madencilik ve Metalurjinin Tarihi . İstanbul: Kitasaray Yayınları.

www.atam.gov.tr. (2019). http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/kutahyada-ogretmenlerle-konusma adresinden alındı

www.biyografya.com. (2019). http://www.biyografya.com/biyografi/19165 adresinden alındı