Gelgit Gücünde yeni bir yaklaşım: Orbital O2

Hızla artan nüfusun ve gelişen sanayinin enerji gereksinim artışı, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açığın giderek artmasına sebep oluyor. Yapılan tahminlere göre, Dünyadaki enerji tüketimi, 2035 yılında 1998 yılında tüketilen enerji miktarının 2 katı, 2055 yılında ise 3 katı seviyelerine erişeceği öngörülüyor. Bu bağlamda, kullanılan kaynakların tükenme hızından çok daha kısa sürede kendini yenileyebilen “yenilenebilir enerji kaynakları” enerji talebi için önemli bir alternatif olarak görülüyor. Bu yazıda yenilenebilir enerji türlerinden Gelgit(Dalga) enerjisine kısaca değinilerek Orbital O2 uygulaması ele alınmıştır.

Gelgit(Dalga) Enerjisi

Dalgalar deniz veya okyanusların yüzeyinde esen rüzgârlar aracılığıyla üretilir,  Gelgit enerjisi de, elektrik üretmek için rüzgar aracılığıyla oluşan dalga kuvvetini kullanan, yakın zamanda geliştirilen bir enerji üretim yöntemidir.

Güç kaynağının bolluğu, kirliliği dolaylı olarak azaltması, elektrik şebekesinin olmadığı uzak alanlara elektrik teminine olanak tanıması, düşük çalıştırma ve bakım maliyetleri, tuzlu suyun tatlı suya çevrilip ihtiyaç bulunan bölgeye pompalanması, deniz dibi zenginliklerinin yüzeye pompalanması ve kıyıların korunması gibi üstünlüklerinin yanında, denizde dalga enerjisi üretiminin nakliye ve yaban hayatı ile etkileşime girebilmesi, dalgaların, maksimum elektrik üretmesi için güçlü olmasının gerekmesi, dalga enerjisi jeneratörlerinin gürültülü oluşu, mevsimsel ve hava koşullarından ötürü çalışma sistemlerinde sıkıntı yaşanabilmesi, deniz ticaret yolları üzerinde oynamaya sebep olabilmesi gibi sakıncaları da mevcuttur.

Orbital O2

İskoçya’nın kuzeyinde bulunan Orkney Adaları’nda 3 adet çalışır durumda gelgit enerjisi üretim sistemi bulunuyor. Ancak bu sistemlerin en iddialısı Birleşik Krallık’daki yılda 2000 hanenin ışıklarını çalıştırmaya yetecek 2 MW’lik çıkış gücüne sahip Orbital O2. Sistemi üreten Orbital Marine’nin hedefi The Washington Post gazetesinde şu şekilde yer buluyor: “hareket halindeki havayla döndürüen rotor kanatlara sahip açık bir deniz rüzgar türbinini aldığınızı ve ters çevirdiğinizi, denize daldırdığınızı ve gelgit akımlarının kanatları döndürmesine izin verdiğini hayal edin.”

Orbital O2’nin uzunluğu 240 fit ağırlığı ise 650 ton. Ayrıca kanatlarının her birine monte edilmiş, uzatıldığında da bir Boeing 747’kininki kadar uzunluğa sahip 64 fit uzunluğunda büyük bir türbine sahip. Bu sisteme ait üretim akışı ise şu şekilde: Pivot Kanatlar, gelgit akışının elektrik üretimi için türbinleri döndürdüğü okyanus tabanı boyunca aşağıya döner. Bu elektriğin bir kısmı gemideki pillerde depolanır, ancak önemli bir kısmı denizaltı kablosuyla elektrik şebekesine bağlı bir kıyı istasyonuna gönderilir.

Sistemin üstünlükleriyse şu şekilde:

  • bakım görevlerinin su altında değil deniz seviyesinde de yapılması, kanatlarının yükseltilebilmesiyle mümkün hale gelmektedir. bu da türbinlerin çalışma maliyetini önemli ölçüde azaltabilir.
  • türbin kanatları, her iki yönde de gelgit akışından yararlanmak için yeniden yönlendirilebilmektedir.

Orbital Marine’nin ticari direktörü Oliver Wragg’a göre Orbital O2, ulusal şebekeye ve hidrojen üretimi için karadaki deneylere güç temini için 15 yıl boyunca suda kalacak biçimde tasarlandı. Wragg, ek olarak mevcut 100.000 Mw’lik küresel gelgit enerji piyasasının 100 milyon eve elektrik temin edebilecek konumda olduğunu, 2 MW’lik güç üretim kapasitesine sahip 50.000 makinenin üretim ve bakımı için 150 milyar dolara  ihtiyaç duyulacağını da ekledi.

Dünyada deniz gücü

Su teknolojilerinden elektrik üretimi, 2019’dan 2020’ye kadar yaklaşık olarak 400 Gwh artış gösterdi. Bu artış, önceki 3 yılın oldukça üstünde. bu ciddi artışa, Danimarka’daki yaklaşık ek 200 MW’lik ek kapasite kuruluşunun önemli katkısı olduğu ifade ediliyor. 2050 sıfır karbon senaryosuna göre, Okyanus gücünden elektrik üretiminin 2020-2030 arasında ortalama 27 Twh büyüyeceği öngörülüyor, bu durum da yıllık ortalama 1 Gw’lik kapasite artışına karşılık geliyor. Bu öngörülerle birlikte, deniz gücünün ilerleyen zamanlarda dünya enerji talebini karşılamada önemli rol oynayacağı söylenebilir.

Kaynakça